4




Beklenen adamın olası geliş tarihine denk geldiği için Duruşun doğumgününü biraz erken kutladık okulunda. Bunlar öncesinde yaptığım hazırlıklar. Şablonları netten buldum, babası şopladı, çıktı aldık, kestim yapıştırdım, gece yarılarına kadar uğraştım günlük.



Duruş, geçen seneye göre biraz daha keyifliydi ama yinede bir gerginlik, memnuniyetsizlik durumu vardı. Pastasını bile yemedi, fotoğraf istemedi vs.. Yinede umutluyum, seneye daha çok eğlenecek sanki...




Devamını Oku »

:(

Üst üste geldi, duygusallığımız tepedeydi zaten, birde deprem, birde soğuklar...Heryerde olduğu gibi bizim ülkemizde de oluyor, doğal ve 'doğal olmayan' afetler, felaketler. Gölcükte büyük şok yaşamıştık, geçti... Dinardaki de unutuldu, Van'dakini de unuturuz mutlaka, bizler unutuyoruz da, yetkililer nasıl bizim kadar çabuk bir kenara itebiliyor önlemleri, hazırlıkları? Deprem kuşağında yaşadığımız gerçeğini? Bu tablo hiç değişmiyor, değişmeyecek. Onlarca yıldır ödediğimiz vergiler, Kızılay'da yeterli çadıra, battaniyeye dönüşmeyecek, yapılan bağışlar sadece deprem hazırlıkları için değerlendirilmeyecek, evsizler hızlı ve sorunsuz bir şekilde yerleştirilemeyecek, iyi günde üstüne düşeni yapan vatandaş kötü günde yine vatandaşın vicdanlarına , yardımlarına muhtaç hale gelecek. Yüksek olasılıkla çoğumuz bu gerçekle yüzleşeceğiz, umarım hayatta kalırız, sevdiklerimizi kaybetmeyiz, 'bizimde başımıza geldiği gün' şu an oynanan oyunun aynısının oynanacağını tahmin edebiliyorum;
Yetkililer bölgeye hemen ulaşıp 'moral' verir, Felaketi duyanlar nasıl tepki vereceğini bilemez, sosyal medyadan tepkisel paylaşımlara adar kendini, bloggerlar, ünlüler çalışmalarına ara verir, insan olanın kayıtsız kalamayacağı birkaç fotoğraf -belki de bizim fotoğrafımız- tüm yazılı ve sosyal medyada sembol haline gelebilir, yardım kampanyalarının yüzü olabiliriz, insanlardan giyecek kolileri, battaniye,kan, çadır isterken devlet, bizim bunlar için yıllardır vergi ödediğimizi, anlatacak durumda olmayacağımıza eminim...

Devamını Oku »

Tarihte Bugün


Tesadüfen karşıma çıktı, 2 sene önce bu gün, hayvanat bahçesindeymişiz... Fotoğrafların üstünde tarih olmasının faydası...

Devamını Oku »

Kanaviçe Duvar Süsü ve Kötü Haberler...

Sabah haberleri dinlediğimden beri aklımda, içine kocaman acı düşen aileler, anneler, babalar, yok edilen gençler... Bu işte bir mantıksızlık var. Birden çok mantıksızlık var... Neden birden bire arttı korkunç terör, neden hep ortalama gelir gurubundaki ailelerin çocukları kurban, neden etkili operasyonlar yapılamıyor, neden kendi ülkemizde gelip bizim çocuklarımızı öldürebiliyorlar da birşey yapamıyoruz, neden çoğunluğumuzun desteklediği insanlar bizleri alkolden, internetin tehlikelerinden, ergenekondan koruma konusunda bile daha kararlı da neden sivil-polis-asker kayıplarında çıt çıkmıyor, neden milli gelirimizi eğitime değil, sağlığa vs değil askeri yatırımlara akıtırken yine de ağır bedeller ödüyoruz, neden dış siyasette bu kadar pasif kalıyoruz, terörü besleyenlerle hesaplaşamıyoruz, neden unutuyoruz, neden affediyoruz, neden alışıyoruz...




Kanaviçeli havlulardan almış annem, havludaki kanaviçeyle annemin gençliğinde yaptığı birebir aynı. Renkleri bile. fotoğraflamak hiç aklıma gelmedi, gidince çekerim mutlaka. Bunları da eşimin annesi uzuuuun yıllar önce deneme amaçlı yapmış. Çok hoşuma gidince bana verdi, bende ikimize de çerçeveleyip duvar süsü yaptım. Kanaviçe nedense hoşuma gidiyor, dantelden abartısız nefret ederim ama kanaviçe gerçekten sanat, çok hoş desenleri, renkleri...




Devamını Oku »

Nerde bu pastırma yazı? Nerde bu devlet?

Photo Flipbook Slideshow Maker
Glitterfy.com - Photo Flipbooks
Pazar günü kahfaltıdan sonra sahilde yürüdük biraz. Havalar ne kadar soğudu. Ne çabuk... O kadar kısıtlı ki yapılabilecekler, çocuklarla özellikle, alışveriş merkezleri mecburi istikamet oluyor. Bu gün tam bir kış havası var dışarda yağışlı, rüzgarlı ve serin. Sabahları kalkmak daha zor geliyor, özellikle Duruş için, bana da sıcacık yatağından kaldırıp giydirmek -özellikle de hazırladığım kıyafetler için ikna etmek- zor geliyor, mutlaka değiştirmek için şansını deniyor her gün.
Bunun yanında neredeyse üçüncü haftaya giren hasta- daha az hasta durumumuz var. İlk antibiyotik şişemizi bitirdik, öksürüğü çok azaldı ama burun tıkanıklığı, ara ara nükseden soğuk algınlığı durumu tamamen terketmiyor. Bende Duruşa eşlik ediyorum, ilaç ve vitamin- demir takviyelerini kullanamamam benim de tamamen iyileşmemi engelliyor, böyle bir döngüdeyiz. Azalan bakteri-virüs stoğumuzu Duruşla birlikte paylaşarak tamamlıyoruz...

Öksürük başlayınca en son bronşit başlangıcı teşhisi koyan dr. a gittik, ciğerlerde, bronşlarda problem olmaması rahatlattı, oradan göz muayenesi için başka bir hastaneye geçtik. Göz konusunda çok iyi olduğunu öğrenmiştik, Durudaki göz tembelliği teşhisini doğrulatmak için bir de orada muayene ettirelim istedik. Dr.umuz çok şeker bir kadındı, önce Duruşla iletişim kurması, onun gerginliğini alması ve rahat hali bizide rahatlattı. Önceki dr. un agresifliği yüzünden Duru benden ayrılmamıştı, bende rahatlatmaya çalıştığımda azarlanmıştım :( Yeni dr.umuz gayet sağlıklı olduğunu, bu ölçüde göz tembelliğinin çocuklarda görüldüğünü, kendi kendine düzeleceğini, yine de her sene göz muaynesi olmamızın daha sağlıklı olacağını söyledi, boşuna gözlük takmamış ve içimizi de rahatlatmış olduk...

2 numaramızla tanışmak için 45 günümüz kaldı. Sabah bulantıları devam, gün içinde daha iyiyim ama bazen çok zorlayan mide yanmaları var bir süredir. Çok hareketli oluşu da bazen beni yoruyor. Duruşa göre çok güçlü , 'kımıldadı' tabiri çok aciz kalıyor, ayaklarıyla kendini ittiğini tahmin ediyorum çünkü zıt yönlere doğru beni sarsan bir hareketlenme oluyor zaman zaman, dikkatli bakan biri farkedebiliyor şekil değişikliğini. Anlaşıldığı üzere çok keyifli geçmiyor yine belkide benim hamilelik halini sevmememden de kaynaklı bilemiyorum ama sabırsızlanıyorum, bu hallerden kurtulmak ve yeni aile ferdimizle tanışmak için...



Devamını Oku »

Çocuk Eğitimindeki Hatalar...


Cuma akşamı Çocuk Eğitiminde 10 Temel Hata seminerine gittik Ferhatla. Konuşmacı, Yusuf Özkan Özburun'du. İki saatlik, çok akıcı ve sıkmayan bir seminer oldu, konuya, canımız,Montessorymizden giriş yapması beni ayrıca yakaladı, kendi yöntemlerimizle paralellikler görmek, bizi ayrıca sevindirdi. Unutmak istemediklerim, kısaca not aldıklarımıda paylaşmak istedim;

- En çok üstünde durduğu nokta, TUTARLILIK kavramıydı. Anne-babanın aynı dili konuşması, çocuk yanında birbirini eleştirmek yerine, ortak hareket etmesi, ve duruma göre değişik tavırlar sergilememesi, bizimde çok önemsediğimiz bir davranış şekli.
- Çocukla açık iletişime kapıları asla kapatmamak gerek, sert eleştiriler, agresif yaklaşımlar, iletişimi kesip araya mesafeler koyabiliyor.
- Anne,baba- Çocuklar şeklinde saflar, kamplar oluşmamalı, biz-onlar şeklinde ebebevynle çocuklar karşı kutuplar haline gelmemeli.
- Çocuğun özdisiplinini geliştirmek, çocuk için çok önemli.
- Davranışla örnek olmalıyız. Benim yine çok önemsediğim noktalardan biri. Benim ailem sigarayı bırakana kadar, evin içinde, bizim yanımızda sigara içti, ama konu bizim sigara kullanmamız olsaydı, mutlaka karşı tavır sergilerlerdi. Bunun yanında evde hep kitap, gazete okunurdu, artık ev dekorasyonunda tercih edilmiyor ama aslında eskiden bir çok evde olduğu gibi bizde de hatırı sayılır bir kütüphane köşesi vardı. Bu da olumlu örneklemeydi bizim için. Sonuç; Kız kardeşim çok fazla sigara tüketiyor, ben dönem dönem kullandım, ikimizde çok okuyoruz...

*******Okuma alışkanlığı konusunda, kişisel bir gözlemim, kızgınlığım var. Çoğunlukla okunmuyor, ya da tv.yle rekabet edebilecek düzeyde değil okumaya ayırılan saatler malum. Evde anne-baba eline kitap almıyorken, artık okumayı öğrenmiş ama alışkanlık oluşturmak için yaşı biraz ilerlemiş olan çocuğa, okulda ödev olarak verilen kitabı sık sık hatırlatıp,
-tv'u kapat, odana git, kitabını oku! dayatmasını, sabahları aralıklı olarak çalan cep telefonu alarmı gibi çalıştırmak, tatile giderken yanına aldırılan kitabı çocuk her bunalttığında, koz olarak kullanmak vs. beni irite ediyor. Yani kitap okumak, güzel vakit geçirtmez, bir çeşit cezadır, büyükler, tv seyrederken, çocuk cezasını çekmelidir, okumak ancak ödev olarak yapılır, kurtulunur vs. mesajlarını vermiyormu çocuğa? Neyse yeri ve zamanıydı ya da değildi ama içimdeydi bu tepki, yazdım rahatladım :)

- Daha çok değil, daha az satın almak, bizi daha çok mutlu eder!!!

******Çocuklar için de geçerli, bizim için de kuşkusuz. 'SİNİK' diye bir kelime kafama takılmıştı okuldayken, bi yerlerlerde okuyup merak edip araştırmıştım, anlamı, 'herşeyin fiyatını bilen, hiçbirşeyin değerini bilmeyen' idi. Sonra da kızdığım insanlara, bu tanıma yakın olanlara özellikle kullandığım lakap oldu, çoğunlukla da anlaşılmadığı için tehlike de arz etmiyordu. Çizgi film kanallarında dönen reklamlara bakıyorum, bu kadar çok oyuncağı satın alanlar, çocuklara sınırsız hediye sunanlar, sinikler ordularının temellerini atıyorlar sanki.

- Birden fazla çocuk, birden fazla şahsiyet demek, hepsine aynı yaklaşmak sonuç vermeyebilir. Yine kendi gözlemim, ikizler bile aynı ortamda büyüyorken, farklılar.

- EVDE EĞLENCEYİ İHMAL ETMEMEK. Benim için gecenin kazanımı bu cümle oldu. Farkında olarak uyguladığımız birşey değildi, yani önemi üzerinde oturup düşünmemeiştik ama aslında ne kadar önemli olduğunu bu cümleyi duyunca farkettim. Ev dışında ne kadar çok uyarıcı var aslında, evi cazip hale getirmek te her zaman olduğundan daha önemli belki artık. Akşamları eve zorunlu olduğu için dönen ebebevnler, çocuklar, dışarıdan daha çok zevk alan aile bireyleri olmamak için elimizden geleni yapalım, evimizi sevelim, onu koruyalım değilmi günlük?





Devamını Oku »

Hamile Kıyafeti Yapımı


Belki de çoğunluk biliyordur ama ben yeni öğrendim, mevcut kıyafetleri hamile giysisine dönüştürmeyi. Etek, pantalon, eşofman vs, bel- kemer bölümünü keserek çıkartıyoruz, giymediğimiz penyelerden birini de göğüs kısmından aşağısını kesiyoruz, ikiye katlayıp belini çıkardığımız kıyafete dikiyoruz. Penyenin esnek, likralı olması daha iyi sonuç veriyor. Bu etek 7-8 senedir dolabı bekliyordu, giymediklerimi atma huyumda gelişmediği için, bana baya malzeme çıktı dolaptan.

Artık sabahları dolabın karşısına geçip ne giyeceğimi düşünmekle vakit geçirmiyorum, mevcut birkaç seçenek arasında dönüşümlü olarak karar vermek durumundayım. Aslında, zamandan ve enerjimden büyük tasarrufa neden oluyor bu durum, şimdi farkediyorum ki, ben iki parçayı birbirine uydurmak, sonra uygun takı-toka ayakkabı- saç-baş ve hafif te olsa makyaj için her sabah yaklaşık yarım saatimi harcıyormuşum.

Bir taraftan bu rahatlığa fena halde alışmış durumdayım, bir taraftan da bir boşluk hissi de yok değil. En can sıkıcısı da özel bir gün için kıyafet ayarlama durumu. Günlük kıyafet bulmak bile yeterince zor hamileyken, çok az marka çalışıyor. Hafta sonu bir nikah vardı, uzun arayışlar sonunda gitmeme noktasındaydım, yanlarında olmak istememe rağmen. Bir çok alışveriş için interneti özellikle tercih ediyorum, kafamdaki marka- modelle ilgili yorumları okuyabildiğim için, fiyat karşılaştırması yapabildiğim için. Özellikle bebişler geldikten sonra evden çıkmadan çocuk ihtiyaçlarını karşılamak için çok faydalı buluyorum ama hamile giyim konusunda güvenemiyorum çünkü aylara göre değişiyor anatominiz ve kaç beden olduğuma karar bile veremiyorum. Denemeden alışveriş yapmak mümkün değil.

Cumartesi günü yakın avmlere baktım, Palladium'da GEBE mağazası var, ama bir büfe büyüklüğünde ve içerde kendi etrafınızda dönebilirsiniz ancak. C&A' nın hamile reyonu var ama o kadar zevksiz şeyler var ki, sanki hamileler başka bir gezegende yaşıyormuş gibi, son yılların çizgisinden bambaşka boyuttalar. Mothercare'den umutluydum ama hamile giyim yok, hatta kesin sabahlık-gecelik bulacağımı düşünüyordum, bunun için bile kolleksiyonlarının olmadığını söyleyip 'şunlar olabilir sizin için' deyip saçma sapan şeyler gösterdiler. LCW'de de var ama her mağazasında değil, sistemden bakıp en yakın da Optimim LCW de olduğunu söylediler. Zara'da pek olumlu cevap beklemeden sordum ama evet var! dediklerinde yine umutla doldu içim, düştüm hanımkızımızın peşine ama beni yarım metre genişliğinde bir bölüme götürdü, iki gömlek- üç çirkin pantolon dan oluşan geniş kolyeksiyonu gördüğümde yüzüm düştü, kızceyiz de 'her kes aynı tepkiyi veriyor' dedi bir de üstüne gülerek. Anlayamazsın sen beni şu an bambaşka hormonlar yönetiyor ikimizi...Bu kızın gevrek gevrek sırıtışı yüzünden gidip 36 beden bi palto aldım kendime. Şu an hoş durmuyo belki ama zaten ben eski bedenime hemen dönmüş olucam, bu kışta hep dışarda(!) vakit geçireceğim için o kadar da saçmamalamış sayılmam bence!

Ertesi gün ferhat'la Optimim LCW ye de bakalım dedik, en geniş reyon LCWdeydi, düşündüğüme yakın bir elbise bulabildim, fiyatlar diğer mağzalardakinin yarısı civarındaydı, nikaha da saatler kala keyfim yerine geldi, gidip maşa yaptırdım, gece de çok keyifliydii...

Bütün bunlar belki sağlıklı ve normal düşünen bir insan için beyhude kaygılar ama kendini mutasyona uğramış hisseden, aynaya baktığında bunun ispatını gören hamişler beni anlıyordur eminim. Belki de erkekler yaşasaydı bu değişimleri, çok daha az etkilenirlerdi, malum estetik kaygılarının eşiğini göbeklerine bakıp anlamak çok zor değil, biz takıyoruz işte. Geçici bir dönem biliyorum, kendime hatırlatıyorum da ama...

Devamını Oku »