Çölde Çay

Bilirsin günlük, okuduğum kitaba ve izlediğim filme hep sadık kalırım. Aynı anda iki kitabı birden idare etmem, izlediğimi yarım bırakıp başka filme geçmem!
 Niyeyse :)
Severek okuduğum kitap yanımda yok iken, ve de çok okuyasımın geldiği bir an, şeytana uydum, başka kitaba elim uzanıverdi. Öylesine, çok düşünmedim üzerine, okumaya başladım sadece. Filmini seyredeli çok olmuştu, sadece aklımda birkaç kare kalmış. Kitabı da eski bir basım, yaklaşık yirmi senelik ama, hemen içine daldım, çabucak bitirdim, beğendim, bir de filmini tekrar seyrettim üstüne. Filmde, aklımda kaldığını sandığım sahneleri bulamadım, başka bir çöl filmiyle karışmış belki, fazlaca iddialı olmayan belleğimin tozlu odalarında. Bu güzel üç gün boyunca genel hissiyatım, bu tip maceraperest insanlara duyduğum kıskançlığın da etkisiyle, ' ne işiniz vardı çöllerde, evinizde demleyip içseydiniz çayınızı, bunlar da başınıza gelmezdi işte, peeehh!!!' şeklindeydi. Bir de hep aklıma Teoman geldi, bayağı özdeşleşmiş 'Çölde Çay' ile.  İki de, kafamda alternatif çay reklamı fikirleri belirdi;
- en cüzel çay çölde çay!
- onlar çay, bu çölde çay! vs.


Bu arada atlamak istemediğim nokta, kitabın hoş bir derinliği, kendine özgü bir felsefesi var. Durup düşündüğüm satırlar, paragraflar çokçaydı. Filmi için aynı şeyi söyleyemiyorum, -Bertolucci ustaya rağmen- çok yüzeysel kalmııış, bencileyin.

0 yorum:

Yorum Gönder

Datttlu Yorumlar