Kediler öldürülmesin, ciğer de yiyebilsinler...


Geçen sene yeni yıla enerjim tam girmiştim, bu sene bir isteksizlik, bi uyuşmuş ruh hali içindeyim. Geçen sene kafamda z raporları alıp, ilerleme planları yapmıştım yıl biterken, bu sene sıradan bir gün, gereksiz bir telaş olarak görüyorum. Geçen sene kar taneleri, parlak toplar, plastik ağaçlar beni neşelendirmişti, bu sene çok itici geliyor. Nedenini de bilmiyorum, seneye ne düşüneceğimi de merak ediyorum...

Devamını Oku »

Hangimiz hamarat?


Duruş hastayken okulda turşu yapımını kaçırmıştı, dünki (dünki mi?) dünüleyin hah şimdi oldu, -rahatsız oluyorum da yanlış kelime kullanımından- aşure etkinliğine yetişmiş, şirinler beraber aşure yapmışlar, akşamda paketleyip bize hediye ettiler. Ne harika dimi? Çok güzel düşünmüş Yumurcak ailesi. Teşekkür ederiz. Duru da benden önce aşure yapmış oldu, kısmet...

Bende reçel yaptım... Ayva reçeli. Pek te reçel sevmem ama, ne biliyim yaptım işte. Seyretmesi güzel...

Devamını Oku »

Çok Güzel Filmler Bunlar


365'3 3 kala çok sıkı bi film seyrettim; 11!e 10 kala. Gençliğinde devlet bursuyla Amerika- Sanford ünv. nde elektronik okumuş, döndüğünde, eğitimi ve yeteneği değerlendirilememiş, -malum bürokrasi- hayatını kolleksiyon merakına adamış, bu yüzden karısını kaybetmiş, sağlığını da hızla kaybetmekte olan Mithat bey(Mithat Esmer) ve apartman kapıcısı Ali (Nejat İşler) arasında geçen yavaş ama sıkmayan bir film.
Bir dönem hepimize bulaşmıştır biriktirmenin zevki, uzun sürmez genelde, peçete biriktirmişliğim var, kimbilir nerde peçete çantam. Babam pul biriktirirmiş, Kıbrıs savaşına gönüllü katıldığı zaman, evlerini bırakıp kaçtıkları için boşalan rum köylerinde evleri gezip işine yarayanları alırmış askerler. Babam bir rütbe daha üst bişeymiş -aram iyi olmadı hiç askeri rütbelerle- askerlerden biri, merakını bildiği için bulduğu pul defterini getirip vermiş. Sonra babam acıdığı bir başka askere o defteri ve pulları hediye etmiş... Neden anlattım, emin değilim, yazının uzun olmasını istedim belki :)
Bize de bir başkası kendi çocukluğunda biriktirdiği pulları hediye etmişti, Aylinle bir süre de pul işine girip, sonra da unutup gitmiştik...
Kıyafet etiketi biriktirdim, dolap kapağına yapıştırdım, astım hala da biriktiririm, bu kadar yani.
Aslında çok keyiflidir ama nedense çok modası geçmiş bir durum gibi geliyor kulağa. Anormal insanların işi gibi. Duruyla başlayabiliriz tekrar biriktirmeye, sever belki...
Bu arada filmde vurgu yapılan Reşat Ekrem Koçu'nun İstanbul Ansiklopedisi, bir kez daha merak uyandırdı bende. Orhan Pamuk bahseder genelde. İyi bir kütüphane bulup incelemek isterdim, okul bittiğinden beri hiç yolum düşmedi kütüphaneye. Aradığım sessizliği de ancak orda bulurum zaten...

****
Milk, Harver Milk'in , eşcinsel haklarını en sağlam savunmuş adamın hayat hikayesi. Herhalde bir insanın önlenemeyen başarısının karşılığı suikast oluyor dünyanın heryerinde. Sean Penn'in mükemmel gay oyunculuğu için kaçmasın derim. Gerçekten çok sevimliydi...
***
Tanrıkent, eminim çok seyredilmiştir, ben yeni yakaladım. Çok belalı yoksul bir mahallede, çocuk çeteleri hüküm sürüyor. Bizimkiler kadar bebeler, ellerinde gerçek silahlarla soygun yapıyor, toz satıyor. Yaşı biraz daha büyük olanlara Yaşlı çocuk diyorlar. İnsan hatta çocuk hayatının hiç değeri yok, aslında başka şansı da yok. Bütün bu karanlık tabloya rağmen, bu da kaçmasın derim ben. Siz bakmayın İMDB notuna fln. Benim yani AEK notum, 9.
***
Av mevsimineeee gelinceeeee... Beğendim. Yavuz Turgul çekerde ben beğenmezmiyim, bu kadar insanda böyle güzel oynamışken... Tek handikap, Şener Şen'e bayılırım ama ilk defa bu karakterle uyuşmadığını düşündüm. Belki o pamuk dış görünüşle bir avcı polisi bağdaştıramadım. Sadece buydu, yine de seyretmek çok zevkli, her zaman...
Bir sinir bozucu ayrıntı da sinema seyircisinin 'filmde Cem Yılmaz var, demekki güleceğiz' saplantısından mütevvellid, vahşi intihar sahnesinde kahkaha atma, adam can çekişirken kikirdeme durumu vardı. Çokk nadide, seççgin bir seyirci gitlesi vardı salonda. böyle yani günlük. Yeni yılda yeni filmler benimle ve herkesle olsun...
Biraz da kitap okumaya vaktim olsun. Birini seçmek için diğerinden vazgeçmek gerekiyor bu vakitsizlikte...
Ah şu muzip fırsat maliyeti...
İyi seneler herkese, şimdiden...













Devamını Oku »

Tayfun Pirselimoğlu


Çöl masalları tesadüfen elime geçti, hemen bitti ve bayılmıştım. Galiba düşsel gerçeklikle ilk tanışmamızdı. Diğer kitaplarını da hemen istedim Kitap Yurdu'ndan, kırmayıp gönderdiler, sağolsunlar. Nedense ilklerin yeri dolmaz, ötekiler çöl masalları kadar olamadı, bazen sıkıldım, hatta şiştim okurken ama yine de bırakamadım sonunu getirmeden. Maalesef böyle bir özelliği var Tayfun Pirselimoğlu kitaplarının, bitirmeden huzur yok okuyana. Filmleri de farklı değil hani. Hiçbiryerde yine ilkim ve gözağrım olduysada filmlerini yakalayınca heycanlanırım. Yavaştır, karanlıktır, karakterler sıradandır ama hemen aklından uçup gitmez, düşündürür kendini, unutturmaz. Derviş Zaim, Nuri BC, Yavuz Turgul da çok severim ÇağanIrmaksevdiremediklerimizdenim.

Devamını Oku »

CADI


Şu sevimliliğe!!! bakarmısın günlük. Bu aralar bi şeker gibi, bi limoni aramız. Abartısız her sabah fikrini değiştiriyor bu cüce. Bir sabah babacıysa, ertesi gün anneci, ikimize birden yüz vermek yok. 'Hayır' dediğimde 'seni sevmiyorum' diye çemkiriyor bana, yüz ifadesini de görmen lazım, gözleri çok kötü bakıyor tırsıyorum.
Sadece bir kişiyi sevme huyu hep vardı, yeni değil ama geçer diye ummuştum... öğretmeniyle konuşuyorum, melek gibi bir çocuktan bahsediyor, sanki Duru değil anlattığı. Bütün bu huysuzlukları bize yapmasının sebebi ne olabilir? Ne yaparsa yapsın çok sevdiğimizi bilmesi mi? Farketmeden biz yansıtıyor olabilirmiyiz? Geçici bir dönemmidir? Endişelenmelimiyim sence günlük?

Devamını Oku »

İyi ki doğdun AYYYYLLLİİİİNNNNN


Hafta sonu Aylin'e iyiki doğdun dedik. Pek neşelendik. İçerde kına gecesi yapan 40 kişilik hatun gurubu da vardı, onlarda çok eğlendi, kurt murt kalmadı kimsede. Ertesi gün yataklara düşmesem herşey daha güzel olacaktı tabi...

Çokkk datlu emel-onur çifti.


Devamını Oku »

Yılbaşı Kurabiyesi



Cuma günü Yılbaşı kurabiyesi yaptık Duruşla. Off çok zormuş, pişman oldum Duruş döktü, üstüne bastı, dağıttı,ama güzel oldu. Tadı da beklediğimden güzelmiş. Tarçın ve zencefil kokulu bisküvi gibi ve süslemek te zevkli. Doktorcumdan yine. Kurbişleri anneanneye götürdük onlarda aşşağıladı biraz, hazır işte ne varki? diye. Aslında evde karışım hazırlayıp yapmaktan bi farkı yok sadece ölçüsü ayarlanmış o kadar ama gene de 'kolaycı' damgası yemekten kurtulamadım :( Birde kurabiye evimiz var beklemede, bakalım ne zaman enerji bulabileceğim...

Devamını Oku »

İstanbul Dolphinarium Yunus Gösteri Merkezi



Geçtiğimiz yaz götürmek istemiştim Duruşu ,yunuslarla yüzmek inanılmaz bir deneyim olur diye düşünmüştüm ama, biraz daha büyüdüğünde götürmeye karar verdik. Sonra da geçen hafta arkadaşlarıyla gittiler. Kış olduğu için sadece gösteriyi seyretmişler, Durucum çok beğenmiş. Hafif öksürüğü olmasına rağmen, gitmesin diyemedim, çok heyecanlıydı. İlk okul gezisiydi, tek başına arkadaşlarıyla ilk eğlenişiydi. Telefonla bilgi alarak biraz da meraklanarak bekledik dönüşlerini. Öğretmenleri çektikleri fotoğrafları, hemen paylaştılar, akşam evde defalarca baktık resimlerine, Duruş ta anlattı, atlıyolar, zıplıyolar vs... Sonunda bizim kızımız da 'ama bütün arkadaşlarım gidiyo anneeee!!!' demeye başladı bakalım, kolay gelsin bize...



Tatlı minikler, kendilerini parka da götürtmeyi başarmışlar, dönüş yolunda da yorgunluktan uyuya kalmışlar. Durucum yunusların adlarını da ezberlemiş, yerim ben onu....

Devamını Oku »

Anka kuşum benim...


İnsanlar oturup bir tabloyu, resmi seyrederler ya, filmlerde fln, abartı gelirdi bana. Ama şimdi bu ebrunun karşısında uzun uzun vakit geçiriyorum, derinlere dalıyorum bakarken... Duruş yapmış okulda, muhtemelen öğretmeni yaparken fırçayı tuttu, genede ne anlamlar yükledim günlerdir, benim için sanat eseri... Bayılıyor insan çocuğunun yaptıklarına, sadece kuzuya motivasyon amaçlı değil, gerçekten kendini tutamayıp çoşma hali bu. Her yaptığıyla gurur duymak, belki bu kadar hızlı büyüdüğüne inanamamak. Kuzgunla yavrusu misali...

Devamını Oku »

Prenses bişeyler buldukkkk...


Hafta sonu Duruşla İst. yaptık, bir gezdik bir tozduk, hava atmak gibi olmasın ama çok güzel geçti hafta sonumuz günlükçüm. Hava şartlarına rağmen hemde. Annem bu kalıpları almış, bayıldık Duruyla, hemen gaza geldiler, kek yapmaya kalktılar, ilk deneme başarısız oldu, ben kalıplara acıdım, annem ayıkladığı cevizlere üzüldü fln, ama yılmadılar bir deneme daha yaptılar, biraz daha iyice oldu sanki :)))


Çok prenses bişey bulduk, ne zamandan beri var bilemiyorum. Benim için bile çok kolay ve zevkli yapımı, bi de içinden çıkartmalar resimler fln çıkıyo, Duruş bayıldı. Sadece soğuk sütle çırpılan iki karışım var içinde bir de kalpli süsleme şekerleri var, çok eğlenceli. Anne, baba çocuğa kadar çıkıyo yanlız, üç tane oldu sadece. Bir de doktorcumdan yine, süsleme şekerleri çıkmış, renkli boya kalemleri gibi, sıkarak süslemek için, üstüne dökmek için fln, minik şekiller var, çok sevimliler.




Devamını Oku »

Sabah Sporu...


Akşamları yürüyerek Duruşu alıp eve gidiyorduk, Duruş bile alışmaya başlamıştı, kucak-puset istemeden yürümeye. Yolda da elimizde havuç ya da elma, iki lafın belini kırıyorduk ama havalar soğudu hava erkenden kararmaya başladı, bizim yürüyüşler de bitti. Yürüyüş yapmak benim için diş fırçalamak gibi, yapmadığım zaman suçluluk hissediyorum, kendimi yaşlanmış, ağırlaşmış hissediyorum. Geçen hafta da karar verdim bir şekilde evde yürüyüş rutini oluşturmaya. En uygun zaman, sabahları oluyor. Bir haftadır, daha erken kalkıp yarım saat yürüyorum. paslanmaya terkettiğim koşu bandını tekrar açtım, eşşek ölüsü gibi meret. Üstelik yürürken film seyretmem için de gerekli donanımı da hazırladı kocam, süper bir harici disk çıktı, (LG) media player özelliği var, yüzlerrrrrce film atabiliyorum içine. Yani film izleyip spor yapabildiğim bir zaman dilimi açtım kendime ve yeşil sahalara geri döndüğüm için mutluyum...
Fotoğraf-konu uyumunu hepten yitirdim farkındayım...

Devamını Oku »

Davranış Bozukluğu

Pazar günü Duruşun okulunda bir saatlik bir seminer vardı, anne babalar için. Duruyu babasıyla evde bırakıp ben gittim. Konu, çocuklarda davranış bozukluğuydu. Dinlerken bi taraftandan da başka şeyler geldi aklıma. Aylin ortaokuldayken veli toplantılarına ben giderdim. Annem artık 'çok konuşuyor, dikkatini vermiyor' şikayetlerini duymaktan bıktığı için benim üstüne atılmıştı bu görev.

Yine bir pazar günü sınıfta ebebeyinler ve ben oturduk, öğretmenler gelip not okuyor, konuşuyor, veliler;

-hocam bizim kızın durumu nasıl? Evde çok çalışıyor ama anlayamıyorum anne diyor, hocam nası durumu? hocam? vs.. sorular soruyorlar... Bir bayan öğretmen de gelip sırayla not okurken cart diye

-Aylin çok konuşuyor (yok canıııımmm) davranış bozukluğu var! dedi. İçimden diyorum ' ya benim bildiğim davranış bozukluğu hastalık, ya benim kardeşim hastamı şimdi, hayıııırrrrrr!!!' diye koşarak terkettim sınıfı (tamam bu kısmı abarttım) Sonra annemle konuştuk, ertesi gün de koşa koşa öğretmenle konuşmaya gittik;

-Hocam bizim kızın durumu nasıl? Evde çok konuşuyor ama duramıyorum anne diyor, hocam nası yani? hocam? dedik... Öğretmeni de

- Haa işte çok konuşuyor, bi de çok gülüyor, yaani... dedi.

Sonra bakıştık annemle, döndük evimize. Yani insanı gereksiz telaşlandırmanın alemi yok, önce araştıralım, öğrenelim, sonra bilimsel terim kullanalım değil mi günlük...

Seminerden not edilesi;
Bütün davranış bozukluklarının temelinde dikkat çekme arzusu yatıyormuş.
5 yaşına kadarki arızalar davranış bozukluğu kapsamına girmiyormuş. (anneler olarak biz buna 10 yaş diyelim)(yok yok 20 iyidir)
Eşlerin birbirini yüceltmesi, çocuğa çok iyi geliyormuş (okuyosun dimi bey? )













Devamını Oku »

olsa...



'Anne yapboz yapalımmııı, annee parçası kaybolmuşşş, annee anneeeeeee' bi bu var bi de suluboya yı keşfetti yeniden, sürekli boya yapmak istiyor.
Okulda ebru da yapmışmı, fırçayı parmağına vurup 'ebru böyle yapılır!' diye bana hava atıyor, bu arada koltuklar halılar, nokta nokta boya olmuş, sıçramış, kimin umurunda!
'hay senin ebruna...-üç nefes al,ver- bayıldım ben, çok güzel olmuş bebeğimmm' Sanattan soğumasın çocuk. Hem ben puantiyeli şeyleri çok severim.

'annee yatarken kayyuu kitabımı okuyalımmııı?
'canım benim, bitanem, genemi kayyu, tv. da, boyama kitabında, kayu, başka bişey okuyalım, bıktım artık ben!
'bunu, bunu okuyalımmm',

Bi erkek bi de kız çocuğum olsa, oğlana Kayra, kıza Raziye ismini koysam. Kedi alsam, kılbırt desem, Serra die kız arkadaş bulsam kayraya, ressam bir büyükkanne ayarlasam, sarı-mavi-kırmızı bahçeli bi evim olsa, havuçları kayrayla raziye ekip dikse, herkes birbiriyle en pamuk sesiyle konuşsa, herkes tombik tombik olsa...

Devamını Oku »

Duru Duru Dusduru...


Duruş gene hasta gene hasta... Ne kadar sık hastalandı bu ay. Bu sonuncuda dr. gitmekte direndim, hoppp antibiyotik yazıcak yine, duymak istemiyorum. Bu gün daha iyiydi, inş. atlatıcaz dr. suz, ant.siz. Son zamanlarda Durunun gündemdeki huylarını yazmadığım aklıma geldi. benim yazmayı en sevdiğim şeylerden biridir, Duruşun değişen halleri.

. Kesme-biçme işleri devam ama popülerliğini biraz kaybetti, yerini yapboz almaya başladı. Öğretmeninin görüşü çok yüklenmememiz, 18 parçayı geçmememiz yönünde. Bizde istediği zaman yardım ederek ama genelde keyifle seyrederek yaklaşıyoruz. Wallahi insan gururlanıyo, çocuk şöle tak tak yerine parçaları yerleştirdikçe :))))

. Oyun hamuruna sardırdık yeniden. Teyzoş pasta makinası getirince, yeşil sahalara geri döndük...

. Kitap almayı da seviyoruz, Duruş ta ilgiyle dinliyor, hatta bazende bunaltıyor 'bi tane daha, son sonnn..'diye ama uyku öncesi masallarının sonu gelmek bilmiyor genelde. Her güne bir masallar, 365 ler, efendim ciltli milti resimliler fln, çok boşmuş... markette sepetten aldığımız tanesi 1 lira olan minik kitaplara bayılıyoruz artık. Timaş'tan yine. yanına uzanıp okurken kolları ağrıtmıyor, pat diye yüzüme düşmüyor, daha ne olsun? Arkasındaki küçük resimlerden takip ediyor bide, hangisi var, hangisi yok bizde diye, bazen de aklına geliyor, 'babamı aramalıyııızz zıpzıp bilmemneden bizde yokmuşşş' vs...

. Merkezi sistemle ısıtılıyor bina, kış başında bir süre yanmadı kaloriferler, o arada duruyla birlikte yatmaya başladım, gece sürekli üstünü örtmek için.. Tabi hemen alışkanlığa dönüştü, odasını istememeye başladı. Hala birlikte uyuyoruz. Benimde hoşuma gitti, itiraf edeyim...Sadece odasında uyumayı öğrensin diye 2.ayda yatağına alıp, sonra da yarım saatte bir süt istedikçe kalkıp yanına giderek, uykusuz ve mutsuz olmamın bi mantığı da kalmamış oldu... Olsun...

. 'Hayır' diyorum, 'kırma beniii' diyor, 'hadi yat artık' diyorum, 'bi çözüm biliyorum' diyor, 'Duruuuuuuu' diyorum, 'seni sev-mi-yo-rummmmm' diyor. Her lafa bi cevap, dil papuç gibi...

. Saçlarını hiç kestirmedim, hala bebek saçı gibi çok ince ama çok güzel bukleleri var ucunda, sarı sarı. Keşke ortasından kısaltmak mümkün olsa...

. Arkadaşları lakap takmışlar 'Duru Duru Dusduru 'diye. Geçen gün bana diyo ki, 'benim beş yaşlarda biiiirsürü arkadaşım var!' çevre geniş aga!
Okulda yaşa göre kategorize olduklarını da anlaşılıyor burdan...

. Uykum geldi günlük, behlül kaçar...

Devamını Oku »

Yine Hüsran



Şirinmi şirin beldemizde bu ay iki tane sirk var. Bir tanesine -eve yakın olana- gidelim dedik. Gerçi daha önce sirk konusunda dersimizi almıştık ama , Duru için bir deneme daha yapalımm dedik. Malesef ki çok kötüydü. Çadırın içi buz gibiydi. Yukarıdan sular damlıyordu. 'soğuktu ve yağmur çiseliyordu' Durunun burnu da tıkanmaya başladığı için ilk yarı bitince çıkmak zorunda kaldık. Üzüldük seyrederken, insanlar bir sürü zorlukla mücadele ediyor. 'Çok güzeldi' dediğimiz gösteriler başka bir ülkeden gelmiş oluyor.







Devamını Oku »

MİM




Deli Anne beni mimlemiş. Mimlendim yani. Biraz ürkütücü geliyor kulağa. Olumsuz kullandığımız için herhalde. Yani insan 'telefonlarım da dinleniyomudur acaba' diye düşünüyo bir an :)
Mimin konusu ; Garip Huylarımızı ve Yapamadıklarımızı 7 maddede sıralamak.
Zormuş be! KPSS gibi.
Başlıyım artık, kaçış yok. Ben kendime, beceremedi, yazamadı, efendim tıkandı dedirtmem! Şimdi diğer blogcu analar yazarken benim kızım garip mi kalsın? Hayatta olmaz.

1. Garip huy durumu görece tabi, yani bana göre herşey normal, değişik huy, belki...
Mesela bir yere bakarken kafamda renkler arasında geçiş oyunu oynamaya başlıyo nöronlar. Yani görüntü içindeki bir renkten başka bir renge direkt geçiş yapmanın yollarını arıyorum, açıklayamadım, biliyorum...

2. Birisi ısrarla kendi fikrini söyler, ısrarla tavsiye vermeye çalışırsa sinirleniyorum, işe yarayacağını düşünsemde yapmıyorum, yapamıyorum. Başkası tavsiye istediğinde de, içinde 'sen bilirsin tabii' geçen, özür diler gibi cümleler kuruyorum.

3. Yeni durumlar bende heyecan yaratıyor, uyuyamıyorum, sıradan bir tatil günü bile hava aydınlandığında bir kıpırtı, heyecan beni uyandırıyor, sonrada gün ortasında yorgun hissetmeye başlıyorum. Sabahları uzun uzun uyumak isterdim ama hep erkenden ilk uyanan ben oldum, çocukken bile... Aslında bu durumun bir yararı var ki, günün başlamasını beklerken kitap okumak, benim için kazanılmış bir zaman oldu, özellikle üniversite de akşam üstü kalkan arkadaşları beklerken, çok kitap bitirdim...

4. Estetik, uyumlu, kaliteli, değişik, asil olanı seviyorum, bu konuda takıntılarım var, pahalı anlamında değil, lüx de değil başka bişey işte, olmayınca beni rahatsız ediyor. Hep söylerim 'benim için bir eşyanın işlevi değil, diğer eşyalarla uyumu önemlidir' diye. Eşimde bana kaygılı gözlerle bakar...

5. Duruyu beklerken 5 aydan fazla bulantı yaşadım, aynı dönemde babam hastaydı, bu dönemle ilgili kurtulamadığım takıntılarım var, işyerinde olmak işkence gibiydi, o ara power fm.de dönen tüm şarkılar duyduğum zaman midemi bulandırıyor, evin oturma odasını kullanmıyorum, midemi bulandırıyor, sanırım loş ışık çağrışım yapıyor, arabada çakmak yerine takılan bir mp3 çalar var, görmeye bile dayanamıyorum, şu an bunlar aklıma geliyor...

6. Babamın hastalığı sonrası farkındalık oluştu, kanserojen etkiden uzak durmaya, uzak tutmaya çalışıyorum. Çok ta söylenmek istemiyorum, insanları sıkmamak için sürekli bahsetmek hatırlatmak ta doğru değil ama tutup plastik biberona kaynar suyu doldurup, sonra o biberonu soğuk suyun içine koyup mamayı ılıtmaya çalışan, mamasını bitiren bebeğin ağzını en adı sanı duyulmamış (hoş duyulsa n olur?) ıslak mendille silip bir de plastik emzik dayayan anne gördüğümde ıslak odunla dövmek istiyorum. O minicik organizma plastikle mi mücadele etsin, iki tane faydası varsa 10 tane zararı olan 'mama'ylamı bilemiyorum. Kapatıyorum.

7. Hep tasarımla ilgili bir işim olsun istemiştim, yapamadım, hala bir gün olacağını düşünüyorum, ama beklemekten başka da bir şey yapmıyorum...

Yani böyle, herhangi bir gariplik yok bende :) sizde varsa siz söyleyin;
Bahar , Emine ,









Devamını Oku »

hayat kısa, sanat uzun...

Üç güzel film daha seyrettim, hayatımda pek fazla birşey değişmedi. Gene de mutlu oluyorum güzel film seyredince, güzel kitap fln. bitirince işte. İlkini tv. da yakaladım. Genelde 'hımm güzele benziyo' dediğim filmin başı ya da sonu kaçar, Duru muhalefeti olur, bende soğurum bırakırım izlemeyi. Bu sefer Durunun da ilgisini çekti, arada sırada kağıt kesmeye ara verip takip etti. Başından yakalayıp sonunu getirdik çok şükür. Deee, yepyeni gıcır gıcır paranoyalara saldı, bu film beni. Changeling ve trade'i çocuklarla birlikte seyretmek gerek bence. Kötü insanların da olduğunu göstermek gerek.


Meksika'da sokakta bisiklete binen 13 yaşındaki kızı, polonyadan çalışmaya gelen bir kadını, küçük bir oğlan çocuğu kaçırıp satmak için, iğrenç adamlara pazarlamak için Amerikaya götüren bir mafya ve kardeşini kurtarmaya çalışan abisini anlatıyor. İnsan ticareti. Ne kadar kolay kaçırıyorlar çocukları, dehşete düştüm bi kere daha. Siz içtiği suya kadar ne varsa dikkat edip üstüne titrerken birileri çocuklarınızı nasıl koparıp korkunç acılara sürükleyebiliyor, sadece para için... offfff offfff oofffffffffffffff :((((((((
Annemin cümlesi hep kulağımda çınlıyor ; gölgenden ayırma çocuğu!


Aynı yönetmen- aynı hatunun Pride & Prejudice filmini izlemiştim önce. Iııyyyyk tiksinç bir aşk filmi. Hadi buna da bi bakıyım, beğenmiycem ama! derkennn aaaa bayıldım Kefaret'e. Mükemmel.


Bu filmi de olmamıştır kesin! diye seyrettim. E olmuş işte. Ne kadar önyargılı bi insanım ben. Cıkcıkcıkkkkk!!!







Bir dönem trt de bir dizi vardı, -Şaşıfelek Çıkmazı- ki bence dizilerin kralıydı. Hala öyle bana göre. tahtı sarsılmaz. Ailecek tekrar tekrar izledik. İşte bu dizinin son sezonunda kadroya Selçuk Yöntem girmişti. Babadan kalanları yiyerek hayatını sürdüren, çapkın, bağımsız bir ruh, servetinin son demlerinin keyfini süren bir adam. Henüz 'ednan bey' olmamışken, daha genç daha karizmatik bir karakter. Tabi ses tonu aynı çekicilikte. Neyse, bir bölümde, İnci (zuhal gencer erkaya) neden evlenmediğini, yerleşik düzene geçmediğini sorduğunda Hilmi;
_Seyretmek istediğim filmler, Tanımak istediğim kadınlar var. Demişti. Benimde bilinç altıma olumlu bir kayıt yapmış ki hep aklıma gelir. Tanımak istediğim çok kadın yok ama görmek istediğim çooookkk film var. Tabi evimde, salonumdaki koltukta ve sevdiklerimle birlikte...ars longa vita brevis ; Hayat kısa, sanat uzun dostlar....
-

Devamını Oku »

Personalize funny videos and birthday eCards at JibJab!

Devamını Oku »

bi git virüs yaaa!!!


Waayy be 9 gün! dediğimiz tatil de bitti. İnsan hakkaten 'hayat bayram olsa' diyor sıkıldıkça. Durumızmız, sabah yine suratsız uyandı ama neşeli girdi okula. Elimizde ilacımızla. Bütün bayram hastaydı. Üstelik yeni atlatmıştık, yeni bir şişe antibiyotik bitirmiştik. Ne çabuk! O kadar iştahsızdı ki, süzüldü kaşık kadar kaldı yine suratı. Toparlıycaz bakalım...

Devamını Oku »

3. yaşı da devirdik!




Tatlı Durumun 3. yaşgünü tüm yurtta ve dış temsilciliklerde coşkuyla kutlandı. Cuma günü okulda bir merasim düzenledik. Anneannesi babaannesi ve ben gittik. Aslında tam bir kargaşa oldu, çocuklar, 'özelliklede bizim çocuk' uykudan yeni uyanmış olmanın agresifliği içindeydi. Arkadaşları için dürbün gibi bi nane hazırladım, onları hediye ettik. Farklı desenlerde oldukları için bir paylaşım krizi yaşandı vs. Hayal ettiğim gibi olmadı özetle.
Cumartesi de sitedeki arkadaşlarımızla toplandık. Daha 'sakin' bir kutlama olduğu için mutluyum. Aslında aylar önce neler yapacağımı düşünmeye başlamıştım ama bu kendi kendime yarattığım bir baskıya dönüştü, sonra da saçma geldi ve çoğundan vazgeçtim. Hepsi için genelleme yapamam ama Duruda abartılı şeyler ters etki yapıyor. Bu iki gün boyunca doğru dürüst fotoğrafını bile çektirmedi asabi kuzu!





Devamını Oku »