Üç şeyden nefret ederim:)



Üç şeyden nefret ederim!

1. Evde kullandığımız internet paketi yüzünden telefonlarıma musallat olan genç arkadaşlardan. Bende bir müddet çağrı merkezinde çalıştığım ve kart satış bölümünde çabalayanları gördüğüm için empatimin sınırlarını zorladım, nezaketimi bozmadım. Ama cep telefonumdan aradılar 'tarife değiştirmeyi düşünmüyorum' dedim, hemen arkasından ev tel. dan aradılar. Defalarca 'not alın, tekrar aramanıza gerek yok' dedim, gene aramaya devam ettiler. Sadece ttnet değil birsürü başka şirket te arıyor, bu nasıl bir taciz? En son ağzını bozmak gibi huyları olmayan kocam da cinnet geçirdi ama sonuç değişmedi. Pöffffff!!!!!

2. Bizi gerizekalı olarak gördüklerinden eminim de, kendileri utanmıyormu bu 118 reklamını çekenler, yazanlar yönetenler ve hatta oynayanlar? Ezberleticez diye bu ne basitlik? Deterjan reklamlarından sonraki en itici olanlar bunlar. Sadece bunun için kızgın değilim. Üç kez farklı zamanlarda, farklı numaraları istemek için aradım, bir tanesi büüyük bir hastaneydi, hepsinde yanlış bilgi verildi. Bir bilinmeyen numaralar servisinin hazin sonu...

3. Cilt bakımına gittiğimde umutsuz vaka muamelesi yapılması, özel bir bakım uygulamadığımı söylediğimde bir şaşkınlık dalgası yayılması, yüzüme acıyarak bakılması. Esra çekerek götürdü, yine aynı şey oldu. Öyle kötü bir tablo çıkardıki sayın çilt uzmanı hanımefendi, 'yaşıycakmıyım doktor?' dedim, gülümsemedi bile. Sonra da bir sürü başka ürün önerdi. Nedense hep farklı ürünleri övüp, diğerlerini 'kozmetik' olmakla suçluyorlar. Ben naaptım günlük? gittim bütün omegaları, aloeveraler ne bileyim Q10 leri bünyesinde barındıran aşağıdaki süper ürünü aldım, çok ta memnunum. 5 Lira. Bir de badem yağı aldım, duruşu beklerken de kullandım, sıfır çatlak!

Devamını Oku »

Duruş kitap Top10

Çeyiz işleri bizim nesilde yaprak dökümünü yaşadı sanıyorum. Annemin bana,
-Elalem, kız büyümüş, anası uyumuş demesin!
düşüncesiyle yaptırdığı dantelleri evime getirmek istememiş ve bu yüzden bir hafta küs kalmıştık. Genede getirmemiştim. Aylin'e hediyem olsun :) Aslında bir tarafım, gelenek görenek, hatıra diyor, bir tarafım da ne işe yarıyor ki, bunlara ayırılan zaman farklı değerlendirilmeli diye artislik yapıyor.

Bizim kızların çeyizi de kitap ve keçe olucak galiba blogcu anneler. Annem kendi göznurunu, emeğini, yüreğini katmış, fotoğraflarımı çekmiş, hatıralarını yazmış, benim için blog tutmuş diye düşünür belki:)
Neyse efendim, kitap tavsiyesinde bulunalım dedik, Duruşla kitaplarını düzeltirken bir top10 listesi yaptık. Yere serdiğimiz kitapları en sevdiğinden başlayarak topladı.

1. Birinciliği Koyun Resul'e verdi. Bende seviyorum bu hikayeyi, sonunda hazine olarak bir fotoğraf makinesi bulup, aile albümü yaptığı ve gerçek hazinenin bu olduğunu düşündüğü için.


2.
İkinciliği benim de favorim olan 'El bebek gül bebek' aldı. Duruş bu kitabı çok güzel okuyor. Resimlerini ezberlemiş. Biraz da hayal gücü katarak okuyor, beni de mest ediyor. Ayrıca annesinin küçük Metin'i korumak için pamuklara sarması fikrine bayılıyorum, hayalimiz hep bu değilmi?

3. Bu kitaba da ayrı bir ilgimiz var. Belki de yaratıcı konusu ve içinde tekerlemeye dönüşen tekrarları yüzünden. Duru ben okurken heycanlanıp
-bir mağara adamının, et yemesi gerekkkk!!! bir dilim mamutlu bööörekkk!!! diye tekrarlıyor.

4.Tübitak çocuk yayınları benim gönlümün birincisi. Çocuk kitaplarının çiçek böcek masallarıyla sınırlı kalması bana haksızlık gibi geliyor. En fazla ikinci tekrardan sonra, rüzgar enerjisini de öğreniyor, rüzgarın faydalarını da. Son cümlesini çok seviyorum:
Durmak bilmez rüzgarın esmekten yorulup yorulmadığını merak ediyor olabilirsiniz. Rüzgar sizin bulunduğunuz yerde dinse de; bir yerlerde esmeye devam ediyordur...

5.Kırmızı elmanın, resimleri, cildi çok güzel ama bence içi boş bir kitap. Minicik bir hikayesi var. ama Duruş seviyor.

6.Cemileyle tanışmamız fazla incelemeden aldığımız bu kitapla başladı. Anne babası ayrılan bir çocukla ilgili. Boşanma durumunu da çocukları üzmeden güzel anlatmış. Sevdik. Cemile boyama kitapları da çok kaliteli. Resimlerin yanında kısa bir hikayesi de olduğu için daha sevimli. Duruş özel ilgi göstererek boyadı.

7.İş bankası yayınları da özenli. Çocuk algılarına hitap eden bir konusu var. Ama el yazısıyla hazırlanmış. Okul öncesi el yazısını da görsün tanışsın amacıyla alınabilir.

8.Güzel kitap. Çevre bilinci aşılamak istiyorsanız, ki benim için önemli, okunmalı bence. Resimleri de çok başarılı.

9.Yavru ahtapot olmak çok zor, konusu yaratıcı, güzel akan bir kitap. Resimleri harika. Duru benim kadar ilgi göstermedi:)

10.Doktorda kitabını, Duruşun doktor fobisini yenmesine yardımı olur diye tercih etmiştim, bu konuda bize bir faydası dokunmadı ama Duruş hikayeyi ve aileyi çok sevdi. İki sene olmasına rağmen, yine de listeye girdi, hala ara sıra okumamızı istiyor.

Bir de çocuk masalları CDmiz var. Doğrusu, Duruş birkaç aylıkken müzük cdileriyle birlikte, bir de masal cd.si olsun düşüncesiyle almıştım, ama masalcı teyzenin ses tonu ve anlatış tarzı bana çok itici gelmişti, hiç dinlemedik. Kulağına böyle yayılarak kullanılmış bir Türkçe yerleşmesini istemedim o zaman. birkaç aydır Duruda bu cd takıntı oldu, hatta onun sayesinde odasında vakit geçirmeye başladı. Affet beni masalcı teyze:) Bütün cd yi ezberlemiş, dinlerken mır mır tekrar ediyor. Yinede söylemeden edemeyeceğim, sonlara doğru nasrettin hocayla ilgili fıkralar var ve içeriği pek çocuklara göre değil. Çocukların şu an öğrenmesinin doğru olmadığını düşündüğüm kelimeler kullanılmış. Nasrettin hocayla ilgili hoş olmayan bir imaj da çiziyor, ama seslendirmesi başarılı, bizden bu kadarrrrrr:)))))

Devamını Oku »

Kırpık keçelerinizi atmayın!!! Değerlendirin:)))))



Geçtiğimiz haftalarda Rabişe uğradım, keçeleri napıcamızı düşünüyorduk, 'fikrim geldi, ev süsü yapalım ' diye bağırdım, içeri girince. Rabiş te bir kısmını kesip toka ve taç yapmış, balık ve kuş dikip kalan keçeleri de kuyruk yapalım dedim. biraz önce attım daha kırpıkları dedi. Kağıt çöpünün içinden toplayıp çıkardık parçaları, ben kuyruk işindeyim. Rabiş hayvan dikim işleri departmanında. En alttaki gibi bir şey çıktı işte ortaya. Yanlız bu kırpık değerlenbdirme konusunda çok güveniyorum ürüne, herşeye yakışıyor, Hemde bir cm bile boşa gitmiyor. Harika bir buluş yani!!!





Devamını Oku »

Çanakkale Zaferi üzerine şahane bir ders...






Dönemin Başbakanı Sayın Turgut Özal zamanında gerçekleşmiş bir olay şöyle anlatılır:




Japon eğitim uzmanları gelmiş ve ülkemizin eğitim sistemini incelemiş, Sayın Özal'ın bürokratlarının da hazır bulunduğu bir ortamda raporlarını sunmuş ve sonuç olarak şunu söylemişlerdi:


“Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!”


Turgut Özal'ın “Nasıl?” sorusu üzerine şunu anlatmışlardı:


“Biz Japonya'da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce toplu halde hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdirir ülkemizin gücünü gösteririz. Sonra da bu yavrularımızı alır Hiroşima ve Nagazagi'ye götürür, orada atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir deriz ki: Eğer siz çalışmaz, bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur.”

Bürokratlardan biri atılır: “Ama bizim Hiroşima'mız yok ki!”

Japon uzmanın cevabı tokat gibidir: “Sizin Çanakkale'niz on Hiroşima eder!”




Devamını Oku »

Very İmportant Prencess








Sıkıntılı bir haftaydı, günlükçüm. Ardacık beni çok sarstı, aklımın bir köşesinde hep. Bir buruk, düşünceli bakıyorum Duruya. Hafta sonu çocuklar dışardaydı, üzülmüştür ailesi, sesleri duydukça. Bizde çıktık, parka gittik, aramızda pek iyiydi Duruşla, insan bazen mutluluğundan suçluluk duyuyor. Sonra Ferhat dişinden operasyon geçirdi. Küçük falan da diyemeyeceğim, 2,5 saat sürdü. Evde dinleniyor, biraz ağrısı var. Yiyemiyor sadece sıvı gıda. Sabah Duruşu okula bırakırken, arabadan indik, hava nasıl güzel, güneş var, kuşlar ötüyor, gerçekten ötüyor, yalan değil, yanımızda cıvıldaşıyorlardı sanki.
-Duruuuuuşşş bahar gelmiş havaya bak çok güzel! dedim
-Keşke mont giymeseydiiiikk! diye hayıflandı birden. Çocuk mantığı işte, bambaşka biryere gitti aklı :)
Yani kendimi iyi hissettim birden, bir damla güneş ışığı, bir kuple kuş cıvıltısı, bir çiçekli bahar dalı... Gündoğarken şarkısı vardı, çok sevdiğim;

Bu demek değil ayrılık,
Bu demek değil herşey bitti,
Bu demek değil güneş yok artık,
Buluta girdi...


***Durunun resimlerini seçerken farkettim tişörtünde yazanları. Bayılıyorum şu tişörtlerdeki esprilere... Sitcomlarda yok bu espriler...***

Devamını Oku »

Güle Güle Ardacık...

Tatlı Ardacık, melek oldu bugün. Parkta koştururken hatırlıycam ben hep. Birde tutkusu olan renk renk arabalarını. Ellerinden gelenin çook fazlasını yapmayı başaran ailesi için sabır dilemekten başka bir şey gelmiyor elden...
Öncesi...

Devamını Oku »


Yaklaşık 13 sene var aynı yerde çekilen iki foto arasında, tabi 7 den fazla da fark var. Ben yaşlandıkça Eskişehir gençleşip güzelleşiyor :)

Dünya emekçi kadınlar günümüz kutlu olsun. Yasaklarla tadımızın kaçtığı şu günlerde, neredeyse tamamını kadınların oluşturduğu bu 'özgür' anne-çocuk platformuna düşen gölge çok güzel bir hediye olmadı ama sadece çalışabilmek için bile çok şeye katlanan, erkek egemen sektörlerde sistematik ve çok kapsamlı psikolojik eziyetlere maruz kalan kadınların yanında mutsuzluğumuz hafif kalıyor...

Devamını Oku »

Seni Yakacağım Haydarpaşa...


Kaaadıkööye gider iken, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Mitingi için yollar Numune Hastanesinden itibaren kapatılmıştı. İyiki hava da güzeldi, yürüyüş keyifli oldu. Haydarpaşayı seyrettim, hüzünlendim, yine Eskişehir yolcusu olsam, binsem gitsem dedim. Neredeyse kül olacaktı güzelim Haydarpaşa Garı. Gerçekten nostalji olacaktı az daha.


Devamını Oku »

Hastalık Halleri



Duruşla iki gün evdeydik, önceleri biraz neşeliydi, camın kenarına yer yaptık orda oynadık biraz ama dün çok keyifsizdi. Bu sabah anneanneye geçtik. Kalabalık ve neşeli ev hali Durucuma hep iyi geliyor, şu an iştahlı ve mutlu görünüyor.

Kayudan fena halde sıkıldı, aslında sadece okuldan gelince akşam tv'de seyrediyor 15 dk. falan. Arthur seyretmeye devam ediyor, aslında çok Kayu kadar popüler olamadı ama bence çok daha iyi. Bende severek izleyebiliyorum, özellikle de diwinin hastasıyım. Esprileri süper ve konuları nı dahice buluyorum. farklı görünüşleri çok şeker ve çocukların günlük dertleri çok sevimli...


Devamını Oku »

Asabi kuzular


Pazartesi günü Duruş okulda Batuhanın doğumgününü kutladı, sonra çıkınca İncisu'nun doğumgününe gittik. Duruşta birkaç gündür nezle başlangıcı ve hafif bir kırıklık vardı, o akşam da hastalığa dönüştüğünü anladım, hiç eğlenemedi, hiçbirşey yemedi, çok mızmızdı. Doğumgünü çocuğu da farklı değildi :) O da uyumamış, asabileşmişti. Elbisesini giydirmek için çok takla attık ama direndi, değiştirtmedi.
Duruşun ateşi hala düşmedi, bugün çok keyifsiz ve iştahsızdı diyebilirim, sadece dönüşümlü olarak pedifen-dolven şeklinde şurup veriyorum, umarım yarın biraz daha toparlar kuzum kendini.


Bizim bloğumuzda da sonunda kırmızı alarm göründü. Dns ayarını yaptım, şu an sorun yok gibi. Olursa da geçeriz WP'e, akacak mecra buluruz elbet kendimize...

Devamını Oku »

Evde bulamazsanız, buraya...

Bir balık sürüsü, blogger dan wordpress'e akın ediyor. Sıcak denizlerden buzullara göç etmek gibi benim için, nerde bizim turuncu, cana yakın bloggerımız, nerde bu ciddi, maliye programına benzeyen wp. Zaten değişikliğe kapalı modda yaşıyorum. Hiç hoşuma gitmedi, hiççç!!! Youtubedan farklı olmayacak, kaçak göçek girilecek yine ama keşke yasaklar ülkesi olma yolunda nu kadar hızlı yol alıyor olmasak. Zaten sevmezdim futbolu, tiksindim iki gündür. Futbol yasaklansa ya!
Yok site ayarlarıyla uğraş, yok tema beğen, çocuğumu ihmal edip 11 e kadar bunla uğraştım, iğrenç!
Bir de şimdi, bu güzel postu WPe aktarıcam, ne iki yüzlülük ama, seni sevmiyorum, seni kullanıyorum Wordpresssssss!!!!

http://durugunlerimiz.wordpress.com/

Devamını Oku »