Mevsimin İlk Karı



Caminin bahçesinde oynayan çocuklara hemen dahil olduk. Ağaca straforları sürterek kar yağdırmaç.



Sonra bi teyze geldi, çeteyi dağıtmaya çalıştı. Bana da 'sizinmi bu çocuk? Ama yaptırmayın burnuna kaçar, ağzına kaçar vıdıvıdıhededhödö' bişeyler söyledi ama 'sümkürünce çıkar, bişey olmaz' diye geri püskürttüm hemen. Çocukluğumdan beri sinir olurum bu teyzelere. Bayılırlar oyun bozmaya. Çocuklara da söylendi, onlarda hepberaber yengeç gibi yanyan öbür ağaca geçtiler, köpük rendelemeye devam ettiler, bizimkide peşlerinde tabi.

Devamını Oku »

Pasaklı Duru


Mama kutusunun tıkırtısını duyan geliyor.



Durucum sabahları tam bir hayvansever. Dağınık saçları ve kezban pijamasıyla. Bayılıyor kedilere kuru mama atmaya. 'Anne bi kapak daaa, anne son kaldıııı'
Hayvanlarda uyanık, yalakalık had safhada. Hiçbir mıncırmaya ses çıkarılmıyor. Kim demiş kediler yemek için kendini bozmaz diye ?



Kalan birkaç damla güneşi de heba etmemek için parkta bahçedeyiz. Aslında pembe çorap çetesine Aylinteyzeyi de dahil etmiştik ama o şimdi eğitimde. Urfa Mardin, Hasankeyif... ne kadar görmek istediğim yer varsa gidiyor kırmızıkafa. Gelsin sıra gecesini göstericem ben ona :)



Dün akşam Scarface vardı tnt de. Oturduk bidaha seyrettik. Bir dönem Al pacino- De niro mafya filmlerine takmıştım. Seneeee 2002. Goodfellas'ı, Once upon a time in America'sı yok Carlitos way'i hele hele ikisinin Godfather'dan sonra tekrar birlikte
göründüğü Heat'ı çok beğenmiştim. Gerçi hasretle beklediğim Righteous kills hayal kırıklığı olmuştu falaaanfilannnnn, neyse, bu sefer seyrederken komik ayrıntılar yakaladık; mesela ; üç tane renkli ışık var ,karşı duvardaki tabloyada görüntü yerleştirmişler (projeksiyon hesabı) lcd plazma teknolojisini 80 lerde yakalamış De Palma abimiz. Saygı duydum bikere daha.


Gece yarısı oldu ben yine seyrettiğim eski bi filmi bırakıp yatamıyorum. cnbce de İngiliz hasta var ve filmde Juliette Binoche un sevgilisi, Lost'taki Sayid...

Devamını Oku »

YAZı yazdım


Aslında uzun uzun anlatmak istemiştim ama vakit ve enerji bulamamıştım, bayram tatili uzayınca fırsat bulabildim. Herşey iyiydi güzeldi ama heryerde genel bir kirlilik var ve bu çok rahatsız edici. İnsan pisliği. Herkes başkaların şikayet ediyor ama çöp kutusunu kullanmaya üşeniyoruz. Uyarılmadan pisliğimizi toplamak zorunda hissetmiyoruz kendimizi. Burhaniyede bu tabelalardan var, aslında slogan sağlam ama bizi aşşağılıyor, tam da hakettiğimiz gibi...



Pek severiz gittiğimiz yerden çanakçömlekincikboncuk almayı. Hediye getirmeyi. Saatlerce tezgahlara bakarak vakit geçirebiliyoruz annemle. Burhaniyenin çarşısı yoktu, fazla coşamadık, çokta ekonomik oldu -tabi ayvalık ve cundaya geçene kadar- bende kendi hediyeliğimi kendim yaptım. Meşhuuur Burhaniye çakılı.

Öreni de sevdik. Dondurma ve akşam gezmesi.


Bazı cafeler insanda hemen bi masaya oturup sohbet etme, oracıkta iki lafın belini kırma isteği uyandırır. Başlayınca hemen koyulaşır muhabbet. Nekadar oturduğunuzu, kaç tane içtiğinizi unutursunuz, çıktığınızda da enerjinizin arttığını, pilinizin dolduğunu hissedersiniz.


Ayvalık sokaklarının gerçekten başka bi havası var. Hani Yeni Türkü müzikleri başka bir atmosfere taşır birden, öyle hissedebilirsiniz gezerken. Ya da fonda Yine mi Çiçek döner sanki yürürken. Çeşit çeşit renk renk kapılar, miskin kediler, sabaha kadar fotoğraf çekebilirim diye düşünüyor insan.
Ama kaldırımlar pis, balkonlar çiçeksiz, estetik ayrıntılar eksik...

Devamını Oku »

TAVŞAN ELMASI


Parkta bahçede bulunca affetmiyoruz, ceplerimize dolduruyoruz Durucumla. Evde suda bekletiliyor, iyice temizlenince, kaşık kaşık yeniliyor. Aslında bizden başka herkes zehirli olduğunu düşünüyor ama biz hiç zehirlenmedik. Araştırdık, faydalıymış üstelik. Yemişen de deniyormuş ama tavşan elması demeyi tercih ediyoruz. Çok ta dekoratif meret. Balkonda yetiştirme çalışmalarına başlayacağım baharda.

Buda elmaları kemiren tavşannn

Devamını Oku »

HAZİRAN ÇİÇEKLERİ

 
Posted by Picasa


Anneannenin kapıönü çiçekleri. Haziranda açıyor ve bir ay içinde de kayboluyor. Bizde altında fotoğraf çekinmeyi çok seviyoruz, Durucum kucakta, süslüpüslü fotolar... Hatta annemle aldığımız bir karar var; Durucumun her sene bu pembe çiçeklein altında fotolarını çekip, bunları albüm haline getirmek. İki Haziran ölümsüzleşti bile...


Devamını Oku »

ŞEKEY BAYYAMI



Hani 3 gün yağışlıydı? Ilık güzel bir hava vardı bayram boyunca, çocuklar eğlenmiştir umarım. Bizde cicilerimizi giyip, anneanne babaanne gezmeleri yaptık , şeker, çikolata , para topladık. İlk gün durucum kontrol edemediğim kadar aburcubur yedi, bende pes ettim zaten, ama ikinci gün bitti özgürlük, elde elmayla gezmeye devam şimdi. Bu arada bayram için hazırladığımız kartlar, adreslere ulaşmadı hala, postanenin üst sokağında oturan babaannemize bile gitmedi. Umarım PTT önümüzdeki bayrama yetiştirir kartlarımızı...

Mavi gömlekler tamamen tesadüf.

Devamını Oku »

BEÖ 2



Montessori blogunda büyüyorum eğleniyorum, öğreniyorum haftanın aktivitesi kağıttı, uzun süre ne yapabiliriz diye düşündüm. Aslında kağıt, kalem, boyalarla hergün birşeyler yapıyoruz ama farklı olsun istedim, önceki gün kahvaltı yaparken aklıma eski bayram kartları geldi. Tebrik kartı derdik. Hertarafı simli olurdu, Kadıköyde her taraf kartpostal satıcılarıyla dolardı ve uzun uzun bakıp seçerdik.

Kahvaltı masasını yalandan topladık, kendimizi dışarıya attık. Fotoğrafçıya uğrayıp 5 tane resim çıkarttırdık, kırtasiteden de ne bulursak aldık, babamızın yanına vardık, bahçe müşteri doluydu ama üst kat boştu, yayıldık, kestik, biçtik, yapıştırdık, durucum döktü, ben topladım, durucum çizdi, ben sildim, 3'e kadar bitirdik, postaneye gidip gönderdik tebrik kartlarımızı, umarım bayramdan önce ulaşır adreslere, henüz kimseden geri dönüş alamadım.

Devamını Oku »

EYLÜLDE GEL...




Sonbaharda kuru yapraklarla fotoğraf çekinmeyenin kışı da çok sert geçermiş! Önce fotoğrafımızı çekindik, sonra yolumuza devam ettik. Durucum, arabasında oturup bakınmaktan sıkılmaya başladı, beraber yürüyüp arabayı beraber itekledik. Keşke ben pusete otursam Durucum da beni gezdirse. Çubuk kraker kemirsem, ayaklarımı sallasam.




Dün kitap ararken bi site buldum,
http://www.buyuktenkucuge.com/
Çocukların kısa süre kullandıkları evde birikiyor. Elden çıkarmak için fırsat olabilir. Yada ucuza satın almak için.

Devamını Oku »

DURUNUN HERHANGİ BİR GÜNÜ



Fotoğraf makinamdan ayrı düşeli iki haftadan fazla oldu, çok bütünleştiğimiz için eksikliğini de çok hissettiriyor şerefsiz. Aylinteyzede de aynısı olunca karıştı sonunda. Hafta sonu gidip hemen almak lazım, cep telefonuyla çekince hiç içime sinmiyor resimler. Durunun doğduğu andan itibaren sürekli kayıt halindeyiz ve yüzlerce fotoğrafı var ve geometrik olarakta artıyor. Aklıma geldikçe fotoğrafçıya uğrayıp çıkarttırıyorum ama seçmek bile zor ve çok zamanımı alıyor. Derlerya, ''hepppsi benim çocuuum gibi'' aynen öyle. Sonunda da albümler doldu, D de yer kalmadı, Dvd ler birikti, harici bellekmellekvs. ihtiyacı hasıl oldu... Olsun, hepsi hatıra .Hepsiiiii....
Uzunca demem o ki, bu hafta resimlerimi cep telefonuyla çekmek zorunda kaldım.

NŞA'da gün içinde park, bisiklet, ablalarla eğlence saatimiz olur, öğlenden önce ya da öğlenden sonra. Ama bu hafta eve kapandık, malum, hava muhalefeti. Yinede bu kadar az olumsuz etki yaşadığımız için mutluyuz, sel yüzünden hayatını, sevdiklerini, evini kaybedenler için çok üzgünüz, yağmacılar, yağmaya ortak olanlar ve dere yataklarına ev yapılmasına önce göz yumup sonra ruhsat dağıtan belediyeciler, politikacılar, adına da utanıyoruz. Ama zaten en geç bir hafta içinde bunlarıda unutmayacakmıyız?

Son günlerde evdeyiz Durucumla , hava hem serin, hem mikrop dolu ortalık. Önce durucumun burnu akmaya başladı. Sonra küçük mümükler bana zıpladı, ikimizde hasta olduk, her yer ilaç kağıt mendil doldu. Durucum çabuk atlattı ama ben sürünüyorum. Evde can sıkıntısından yeni oyunlar, oyuncaklar icat etme mevsimimiz başlıyor. en son aklımıza bir kaç aylıkken oynadığı bebek oyun parkı geldi.




Bebekken çok ilgilenmezdi ama şimdi bulunca çok sevindi. Üstünü de örttük, çadır yaptık. ''Çadır kapanıyyyoooooo'' fln diye kendi kendine eylendi bir müddet. Sonra yine sıkıldı tabi.




Cıpcıp ta yapıldı,öğlen uykusu için ikna odasına götürüldü,sıkı bi çalışma sonunda uyudu, uyanınca heryere dökmeye özen göstererek yemeğini yedi, 'anne bu ne, anneeee bu neeeeee' şeklinde tek tek sorarak tabağındakilerin yarısını bitirdi, tekrar canı sıkıldı...


Bir süre karşılıklı satranç oynadık -tabi yalandan:)- ama sarmadı. Israrla satranç tahtasını açtırmaya çalıştı, nedense açılan birşey olduğuna takıldı, sonra da yine sıkıldı...





Biraz caillou seyretti. Sürekli eline elma tutuştursamda ıvırkıvır ne varsa istemey başladı son aylarda. Artık üzüm şekeri diye kuru üzüm, çikolata diye pekmez de yutturamıyorum . Son dönemde hobimiz, mutfakta zaman geçirmek, onu sonra yazarım, biraz oyuncak, sonra yine canımız sıkıldı. Biz çocukken bir çizgi film vardı 'üzüntü ve muz kabuğu' diye. bizimkide, 'aktivite ve can sıkıntısı' işte...




Karşılıklı birer kahve içip, sanattan sözettik :) Biraz pastel çiziktirdi, birazda suluboya , baskı fln yaptık. Baskı için oyuncaklarının içini pamukla doldurup boyamayı denedim ama pek başarılı olmadı, patates baskısının yerini hiçbirşey tutmuyor, aahh yerin dolmuyor patataess, kızartman ayrı güzel, kumpirin ayrı, tek geçerim seni patates baskısı...




İşte bu da ilk kişisel sergisi!
Yanında notebook ne alaka dimi, fırsat buldukça bende bunları yazıyorum çünkü...



Üçüncü üstbaş değişimi, çamaşır makinesi yine doldu, işte benim yorgunluktan süründüğüm saatler, hastayımm biraz yatmak, dinlenmek istiyorum, nerde kaldı bu çocuğun babası? Durukızı oyalasın diye _Durucum değil şu saat itibariyle_ anneanne araması yapıyoruz. Önceden öğrettiklerimi aynen tekrarlıyor,
-anaanee, şeker bayramına geliyoyusss şekeyleli, hazıılla, palalalıı hazııllaa ( pala derken para dan bahsediyo yoksa anneannesi palayla fln karşılamıyo bizi)
-pppuuuuaaaaa kehkehhhkehhh tamam tamamm hazır sen gel, kaç para hazırlalım?
-iki!
( çok kısa ve net -iki- bence iki bin lira demek istedi çocuk)
-tamam hazır sen gel, tatammammı prensesim
-tamam.




Nihayet beklenen adam geliyor. Bize pembe pasta getirmiş.




Durukız uçtu görünce, bizde erken doğumgünü provası yaptık mum fln yaktık, bizim kız coştu madem hızını kesmeyelim dedik, üfledi, mıncıkladı, birazdaha oyalandı ama çabalarımıza çokta değmedi, hertarafına bulaştırıp ağzının ucuyla birkaç çatal yedi, bıraktı. Olamaz, allahım ben naaptım ne kadar zor zenaatmış bu annelik yafff... Neyse artık bunlar için çok geç. Yaptık bi kere, uyku saati geldi de uykusu geldimi bakalım. Hiç sanmıyorum. Çingöz yine. Haneler 'i seyrediyor OFF bide tekrar ediyor
_ Yabann, Yalann söylüyorsun, dışşşş...
Ama benim acilen kendimi koltuğa atmam lazım, babası kapıp kuzuyu odasına götürüyor, oniki gibi ikisinide uyumuş buluyorum, bende artık huzur buluyorum...

Devamını Oku »

MONTESSORİ DOLABIMIZ


Marangoza yaptırdık, güzel de oldu. Durucum tırmansada üstüne devrilme tehlikesi yok. Açık dolap çünkü pamacıkları sıkışmasın, dolap kapaklarıyla uğraşmasın, istediği oyuncağa kolay ulaşsın, en önemlisi, evde herşeyin bir yeri olduğunu, işi biten oyuncağı yerine yerleştirmesi gerektiğini öğrensin, anneciğine! yardım etmeye başlasın :) düzenli bir çocuk olsun. Şimdilik birlikte topluyoruz ama kendi başına yerleştirmesi uzun sürmeyecek. İnanıyorum:)

Gitgide küçülen odasına birde çocuk masası sığdırmayı planlıyorum tabi sandalyelerle birlikte biraz yer kaplıyor. Ama çocuk odasında çocukların boyutlarında eşyalar olması daha doğru sanırım ki, normal boyutta bir masada resim yapmak , yemek yemekte zorlanıyoruz, mama sandalyemize de elveda dedik, üzerinde arkadaşlarıyla rahatça hamur yoğurabileceği, börekler açabileceği ve massusçuktan evcilik oynayabileceği bi masa edinmemiz lazımmmm, dimi bababsııııı :)))

Devamını Oku »

BU YAZ DA BİTİYOR!




Bir yaz daha bitiyor, gök yüzü bulutlandı
Bir yaz daha, umutlar, umutsuzluklar gizlice
Biraz daha doyumsuz, biraz daha asklar ümitsizce

**********
Bu demek değil ayrılık
Bu demek değil herşey bitti
Bu demek değil güneş yok artık
Buluta girdi...

Kafamda bu iki şarkı dönmeye başladı yine, yaz bitiyor galiba. Hani havaların ısınacağına dair işaretler varya, benim bi türlü ne zaman nereye düştüğünü öğrenemediğim cemreler, suya düşen karpuz kabukları vs... Ben de fonda bu şarkılar çalmaya başlayınca yazın bittiğini anlıyorum. İkiside Gündoğarken'den, belki tesadüf
belkide, bu ara iyİce içine daldığım (Elif Şafak) _AŞK_ a göre evrende tesadüf yok. Her neyse, yakında haberlerde şu geyikler dönmeye başlayacak;
''bu gün İstanbullular yazdan kalma bir günün tadını çıkardılar, çoluk çocuk, genç yaşlı yeşil alanları , parkları doldurdu...''
''yazın bu son günlerinde 28'yi bulan sıcaklar, İstanbulluları bunalttı, serinlemek isteyen çocuklar, parklardaki havuzlara doluştu...''
Arkasından yaz biter ve yüzyılın en bilmemne kışı başlar.
Bu yazın en güzel günlerini Burhaniyede geçirdik. Annem ve kızımla çok güzel iki hafta geçirdik. Durucum ilk yaz tatilinden pek birşey anlayamamıştı, 8 aylıktı ama bu yaz çok eğlendi. Üç gününü kızaran bademcikleri yüzünden ateşlenerek geçirsede Durucum geri kalanında güzel vakit geçirdi. Buz gibi suya aldırmadı, ilk dondurmasını yedi, R lerini düzeltti, ayvalık tostuyla dost oldu, annaannesiyle hergün hamile bir köpeği besledi _ama doğum biz döndükten sonra gerçekleşmiş- , börülce yedi,pembe domates kemirdi, annesinin sürekli fotoğrafını çekmesine katlanmaya çalıştı, ilk konserine gitti,bol bol alkışladı, bezden vazgeçemedi -önümüzdeki yazlara bakıcaz-, uzun otobüs yolculuğunda çok sabırlıydı, iki hafta annesiyle birlikte uyudu, dönünce odasına dönmesi gerektiğini anladı, kışlık deniz kabuklarını topladı... Tatilimiz bitti, evimize, günlük rutinlerimize döndük, kahvaltı sonrası öğlene kadar park,cıpcıp, öğlen uykusu, yürüyüş , akşam gezmesi, yine uyku. Biz beceremiyoruz ama çocuklar çok çabuk unutup çok kolay adapte oluyorlar, onlar gerçekten anı yaşıyor ve bir sürpriz yumurta bile onlar için gerçekten sürpriz. Pembe meleğim benim...

Devamını Oku »