Cumartesi Ayşe, Aylin, ben ve göbeğim Eminönü'ne geçtik. Mevkiinin kurdu olmuş Ayşe bizi bir hana soktu, girişten aşşağıya doğru 5 kat döne döne iniyor, her kat ta benim için harikalar diyarı gibi. Yani inanırmısın günlük herşeyi satın alsam, onluk yirmilik banknotları böyle saça saça dönerek insem en alt kata kadar... Asansöyle tekrar çıksam, bi tur daha dönsem...
Tam bir sektör haline gelmiş, bebek şekerleri, kapı süsleri, vs... Bir sürü mağza ve çeşit var. Hazır halde de satılıyor tabiki. Maliyet açısından arada çok büyük fark olmuyor, kendin hazırladığında ama, biz hamarat!!! blogcular seviyoruz galiba ' ben yaptım' demeyi.
Dediğim gibi, çok fazla çeşit, çok kafa karışıklığı durumu oldu, küçük kovalarla ve saplı meleklerle iki çeşit hazırlamaya karar verdik, Tül, kurdele, bir kaç çeşit aksesuar beğendik. Badem ve renkli şeker aldık. Evde Aylinle yapmaya başladık, annem de dayanamadı, çok kısa sürede bitti, yapımı da zevkliydi, bitmiş hali de çok hoşumuza gitti...
İğne korkusuyla çok düzenli içmeye başladığım demir şurubumun şişeleriyle, bunları yaptım. gerçekten oyuncak gibi, şişelerle, şekerlerle eğlendim bir müddet.
2 Numaranın adı tescillenmiş oldu böylece... Keçe işlerine daha önce hiç bulaşmamıştım ama çokkkk zevkliymiş. Keçe ustası hatunların bir bildiği varmış! Kapı süsü konusunda üstümde bir baskı oluşturdu annem, Aylin ve Ayşe. Sevmediğimi söylesem de ikna edici olamadım, bir süre sonra benden bağımsız olarak bakmaya başladılar çeşitlere. Aylin
-abla almadan dönemeyiz, annemiz kızaaaarrr!!! diye, korkutmaya çalıştı beni ama o tüller, üstündeki bebekler... Çok sevimsiz geldi. Keçeden bunu yaptım.
Duruşun hastane sepeti. Annemle Sevim Teyze içindeki kılıfı ve minik yatak örtüsünü yeni kumaşla tekrar diktiler. Çok seviyorum bu sepeti. Gerçekten leylek gagasına takmış, çocuğu sepetle birlikte getirip bırakmış gibi...
Devamını Oku »