mutlu yıllar, mutlu yıllar, mutlu yıllar...

Mutluluk, insanın 'an'ı unutmasıymış, çokkk mutlu olalım, zamanı unutalım, saate bakmak hiç aklımıza gelmesin...

Biz bu gece kabak tatlısı yiycez, bekleriz...

Mutlu yıllar hepimize...


Bu oyuna takıldık;
Gizli Sayıları Bul, Gizli Sayıları Bul Oyna, Gizli Sayıları Bul Oyunları - YeniOyun.com

Eskiden...

Çoook eskiden...

Devamını Oku »

Uçurdum da Uçurdum...

Demir'in 15'ini uçurduk, aslında geziyoruz, 40'ını fln bekleyemedik :) Yavaş yavaş idrak ediyorum ki, iki çocukla gezmek, hatta evden çıkabilmek, oldukça zor, insan, sıra kendine geldiğinde hazırlanacak enerjiyi bulamıyor. Yine de vazgeçmeyip bu işlerde pratikleşmek gerektiğine inanıyorum, yoksa insan bunalmaya başlıyor.
Bir de kendini salmaya başlarsan, kısır döngü de kollarını açmış bekliyor gibi, hal ve vaziyet ne olursa olsun bakımlı olmaktan vazgeçmemek, üşenmemek ve kendimizi salmamak ta mottomuz olsun kızlar...

Demircik sadece anne sütü alıyor, yarın kilomuza bakıcaz, ilk aşımız var. Mama takviyesine gerek duymuyoruz. Zaten emzirmek çok keyifli üstelik dünyanın en hijyenik, pratik ve mucize formüllü gıdası anne sütü, umarım anneler sorunsuz emzirebilirler çünkü, yeri doldurulamayacak bir besin bebekler için.

Ziyarete gelenlerle uyku düzeni ve beslenmesiyle ilgili durumumuzu paylaştığımda, genelde, 'hiç uyumuyor, sütüm yetmiyor, çok mağdur durumdayım' dememi tavsiye ediyorlar.
-Nasılsın? diye sorulduğunda - İyiyiiiimmmm, dediğimde, 'söyleme söylemeee' diyenler var. Nefret ettiğim bir yaklaşım da bu. Karşımdaki, potansiyel haset, nazar değdirmek için kem gözlerini üstüme dikmiş, bana kötülük yüklemesi yapıyor sanki. Ben bir insanın mutluluğundan rahatsız olup bunun tersi için dua edebilecek bir insan olduğuna inanmak istemiyorum, ben psikolojik olarak izin vermezsem, bunu başarabileceğine de inanmıyorum. Benim duruşum, güzel olanı paylaşmaktan, çoğaltmaktan yana.Secretıdır, karmasıdır, moda yaklaşımlardan da hoşlanmam. Kendimi NihatDoğan gibi hissettim sanki :))))

Bir de tahammül edemediğim, hatırını sorana bütün hastalıklarını sıralayan insanlar var. Bir insanın hastalığını ancak annesi gerçekten ilgiyle dinleyebilir, bir başkasını zerre kadar enterese etmez, üstelik çok sıkıcıdır.
Aysel Gürel, başım ağrıyor diyene
-bana niye söylüyosun, ben doktormuyum? dermiş. Taktir ediyorum ve hastalığını anlatmaya başladığında biri, bende bu cevabı yapıştırmak istiyorum ama kırıcı olmaktan çekiniyorum ve yapamıyorum...

Plankingçi gençler...

Demirin çamaşırları için, granül beyaz sabun kullanıyoruz. Yumuşatıcı hiç kullanmadım, kendimiz için de çocuklara da. banyosu için sadece zeytinyağı sabunu kullanıyoruz. Şampuan, krem, yağ vs. yok, kozmetik yok.

Bez olarak yenidoğan almıştım ama kullanamadık, çok küçük geldi, kilosuna göre daha büyüklerden aldık, hep molfix kullandım Duru'da, Demirde de devam.

Yenidoğan ıslak mendilleri var. Parfümsüz, parabensiz ama onların da içeriğinde henüz zararları deşifre edilmemiş ya da yasaklanmamış kimyasallar var. Kullanmadan önce uzun süre suda bekletip, çok iyi durulayıp başka bir kutunun içine yerleştirerek kullanıyorum.

Biberon kullanmadık Duruda. ek gıdayla birlikte kaşıkla ya da bardaktan içmeye alıştı yavaş yavaş. Demirde de böyle yapmayı düşünüyorum. Emzik almıştık ama Duruş çok sevmemişti, Demir yine ablasını takip ediyor. Annemle Aylin çok ısrar ettiler almamız için ama yine sevmedi bebiş.

Duru göbek bağını 3. günde düşürmüştü, Demir bey 10 gün sonra attı. Babasına benziyor diyorum, ağır bu çocuk :)
Duruda kullanmıştık ama Demir için eldiven ve şapka kullanmıyoruz. Tırnaklarını kesip törpülüyorum, kendini çizmiyor, parmaklarıyla oynayabiliyor.

Kundak yok. Pozisyon değiştirerek, yanında olmadığımda yan, yanındayken yüz üstü,ama genelde sırt üstü yatırıyorum. Yanlızken yüz üstü uyutmamak lazım beşik ölümleri riski yüksek bu pozisyonda. Yan yatarken de kolları ağrıyabiliyor. Şu an tavsiye edilen en sağlıklı yatış şekli sırt üstü. Kafasının şeklini de problem yapmıycaz artık :)

Demir hastane de ablasına hediyeler getirdi, hemde en sevdiği kitapları. Nasıl tahmin etti bilemiyorum!!!

Devamını Oku »

Umutlu Ev Hanımı

Fotoğrafları taslak olarak kaydettim ama günler geçti iki satır yazıp tamamlayamadım postu. Şu an sadece süt içip uyumaktan ibaret Demirin hayatı ama Duruş ondan kalan vakti de fazlasıyla dolduruyor, kendime kalması için imkanları zorladığım sınırlı dakikaları da yürüyüşe çıkarak değerlendiriyorum.Yürürken kafamda bloğa yazıyorum da yazıyorum ama eve dönünce bilgisayara kavuştuğum gece saatlerine kadar hepsi uçup gitmiş, enerjim ve isteğim bitmiş, uykuyu tercih etmeye meyilli bünyem, tv a bile boş bakar olmuş oluyor.
Duruş ablanın benim için -anneanne yardımıyla- hazırladığı çiçekler. Herkezde bir ikebanacılık, bir adamsendecilik :)
Demir için tebrik edenler, ikinci olarak Durunun kıskanıp kıskanmadığını soruyor. Tabiki böyle bir kontenjan mevcut ailede ama henüz endişeye mahal yok, herşey normal, sadece severken çok nazik davranmayı beceremiyor. Büyük tepkiler vermeden seyretmeye çalışıyoruz, Demircikte biraz hırpalanmayı problem yapmaz sanıyorum, sonuçta küçük kardeşlerin kaderi bu :)
Demirciğin akşam 8 den sonra başlayıp birkaç saat süren ağlamaları dışında uslu bir bebek olduğunu söyleyebilirim. Yine -ikinci çocuğun kaçınılmaz kaderi- hep Duruyla kıyaslıyorum, Duru bu kadar sakin değildi. Demir bu gaz ve naz zamanlarının dışında ailecek aldığımız kararlar doğrultusunda, yerinde yatıyor, kucaklarda gezmiyor.
Duruş Demirin bu hallerini 'ferhat göçer' e benzetiyor. Alnını onun gibi kırıştırıyormuş. Kendisi pek sever, youtubedan videolarını dinliyor sürekli. Bence de 'ferhat karakaş' a benziyor!

Ben yavaş yavaş beni terkeden kilolar sayesinde keyifli, annemde kalıyor olmanın konforunu yaşamaktan dolayı şanslı, gittiğim yer market bile olsa, gerektiğinde dışarı çıkabiliyor, oksijen alabiliyor olmaktan dolayı mesut, sık sık çalan zilden, konu komşu, arkadaş ziyaretleriyle hareketlenen günlerden hoşnut, genel olarak olumlu ruh hali içindeyim.
Yine de bazen, istiklalde yürüdüğümü hissediyorum, durup dururken, bir ben çıkıyor benden dışaru, eskişehir de, porsuk kenarında geziniyor, ara sıra böyle astral seyahatlere çıkıyor ruhum, özlüyorum yüklerimden azade gezmeyi. Sonra geri gelip bütünleşiyor benle suretim, kalkıp demiri emziriyorum...

Devamını Oku »

Henüz Alüminyum Folyo...



Demirimiz bugün iki haftalık... İki hafta önce bu gün, hastane odasında gergin bekleyişler, sonrasında mutluluk, yeni bir bireyin aramıza katılması... Hamilelik ne kadar sevimsizse -bana göre- doğum ve sonrası o kadar heyecan verici, o kadar güzel ki... İki seferde de hastanede kendimi çok mutlu hissettim, belki de bu sayede kolay atlattım doğum sonrası fiziksel zorlukları...
Duruş ta karışık duygular içindeydi, hastanede olmamasının daha doğru olduğunu söyleyenlerde oldu ama ben hep yanımda olmasını istedim, özellikle de ayıldığımda Duruyu hemen görmek istedim, çok korkutucuydu, Duruşumu bir daha görememe ihtimali, Demirden önce Duruyu aradı gözlerim. Bir de bu günü hatırlamasını, zayıf ta olsa bir kaç kare aklında kalmasını istedim, kardeşiyle ilk anıları onlar.




Demir ve kime benzediği konusunda spekülasyonlar...Bir sürü benzetme yapıldı tabi. Bir bebeğin yüzünde, vücudunda, ruhunda milyonlarca genden bir karışım var, belki de her bakan görmek istediği kadarını seçip farkediyor, benzemesini istediği kişinin parçalarını ayırıp yorumluyor... Bana göre en çok babasına benziyor, baktığımda birsürü mimiğini, ayrıntıyı benzetiyorum ve bu kusursuz sistem karşısında saygıyla eğiliyorum...


Gözler ağlamaktan kızarmış, sürekli Demir'in başında kızlar.

Demir, kız çocuk tercihimdeki ısrarımdan dolayı beni utandırır gibi, uslu bir bebek. Sütünü içip uyuyor, sık sık kontrol ediyoruz, anormal bir durum mu var? diye. Böyle devam ederiz inşallah...


13 kilo almıştım toplamda ama çoğu gitti, kalanlar içinde 'geldikleri gibi giderler' diyorum, egzersizime , yürüyüşe başladım, yine insan gibi yemek yiyorum, o kocaman göbüşü hiç özlemiyorum.

Devamını Oku »