Mevsimi geldi,başladık kutlamaya...

Tatlı Durum 5'i devirdi, okulda arkadaşlarıyla kutladık. Akşam da evde toplandık. Geleneksel kutlamamızı yaptık. Hiç bu kadar yorulduğumu hatırlamıyorum, bacaklarımı sürükleyerek bitirdim günü. İki hafta sonra Demirciğimizin bebeklikten çocuk olmaya terfi edişini kutladık. İlk yaş günümüz vardı ama bende de hiç enerji yoktu. Evde olmak ta istemedim. Aslında bir tek ben istemedim. 

Babamız 
-pastamızı alır evde rahat rahat yeriz içeriz! dedi. Annem hemen destekledi,
-ben bi ıspanaklı börek yaparım! diye başladı, ki devamını biliyorum ben, börekle başlar, 12 çeşide kadar çıkar, ben de kendimi mutfakta bulurum devamında.  
- Size afiyet olsun, ben gelmiyorum! dedim, resti çektim bende... Sonraaa, akşam dışarda buluştuk hepimiz heheeee :)
Duruşun yaş günleri için hep fazlaca stres yapıp, çokça iş çıkardım kendime, ilk heves ya... Son yıllarda da en az ikişer kere kutladık. Ama fotoğraflara bakıyorum, çok az yanyana gelebilmişiz, onlarda da yüzümde yorgun bir ifade var. Hatta bu sene mum üflerken bile doğru dürüst fotoğraf çekememişiz koşturmaktan. Bu sefer  sakin bir törencik yapmak ve oturup pastamı yemek istedim, ''oy tombulum tombulum ablana çifte doğumgünü yaptım yorgunum'' dedim, Oğluşum da anladı beni, güldü yine :) Akşam da çok mutlu bir hali vardı, garsonların kucağından inmedi. 

Wallahi güzelmiş,bundan sonra böyle, yemeğe çıkalım, pastaneye gidelim, dönelim derlitoplu tertemiz evimize...İyi böyle. 
Garib anam, yağuşuklum, datlum...



Not: sana yazacağım ve seni yeneceğim günlükçüğüm demiştim dimi!!!

Devamını Oku »

Affet beni...



      Blogcum biliyorum ihmal ettim biraz... Tamam çok ihmal ettim biliyorummmmm... Ama bi sor niye? Elektirikler kesilmedi ama wallahi internetimiz bağlanamadı bir türlü... 

      Gerçi kafamda çok yazdım sana ama yüklerken sorun oluştu... Telefondan yazılmıyor bilemiyorum neden...
      Bi kere de kaada ay çok pardon kağıda yazdım, hatta başına da küçük bir resim çizdim, görsel de önemli çünkü, çok saçma geldi,   -anlaşılamayan bir yazar- tadında buruşturup attım ve bir müddet gözlerimi uzaklara dikip baktım...
      Söz uçtu,yazı kalmadı özetle...
Kendimi affettirebilirmiyim bilmiyorum ama artık mazeretim de kalmadığına göre, bu hafta her gün bir post eklemeyi düşünüyorum, ne dersin? Belki o eski güzel günlerimize geri dönebiliriz seninle? Bir zamanlar yakındık, hatırlarsın... Hımm ne dersin blogcum? Hadi hadiiii :))))
     Ayrıca nerden çıkarıyosun başkaları olduğunu anlayamıyorum bazen seni... İnstagramla wallahi ve tillahi sadece arkadaşız, sen kendini onlarla niye kıyaslıyosun, lütfen. Lüttfen!



İşte böyle günlükçüğüm, günleeer günlerin ardındaan... seni unutmak mecburiyetindeydim ... Bir geçerli mazeret de bu buçukluklar. İnternetim olsaydı da çok farklı olamazdı malesef, bili geyts seni inandırsın, mark zukerberg satın alsın, hiç enerji bırakmıyorlar. 
Hiç bişey değilde, sürekli oyuncak toplamak bitirdi beni yaf!!! Dağılmış puzzleları tamamla, renkli halkaları üstüste koy, vakit kaybetmeden doğru şekilleri doğru delikten geçir, hemen küpleri üst üste diz, sonraki levela atla, Duruşun kitaplarını diz, çabucak boyalarını topla...Sonra arkanı döner dönmez bozsunlar yaptıklarını...Wallahi zeka puanım düştü, günde 5 kere aynı oyuncakları toplamaktan, ben daha çok oynuyormuşum gibi hissediyorum artık... 
Neyse geç oldu, yarın devam ederiz günlükçüm, şişşşh :) 



Devamını Oku »

Giderli 6


KARDEŞİM BENİM


Duruşla Demirin arasında 5 yaş var. Tam iki  hafta var yaş günleri arasında. Demir de ilk yaşını doldurmak üzere. Bebeklerin en tatlı dönemleridir, her şeyi yarım yamalak yapabildiği zamanlar.  Demirtoşum da bu aralar paytak paytak yürümeye çalışıyor, karşılıklı oturuyoruz,  altın topumuzu birbirimize gönderip eğleniyoruz, gerçekten çok sevimli bu halleri ve evde müthiş bir enerji demek çocuklar…

Biz bazen fazlaca kendimizi kaptırıp oyuna dalarken, bir çift göz de bizi izliyor, kaygı ve endişe içinde. Sahne zaptedilmiş, büyükler başka bir oyuncak bulmuş, başka bir bebeği sever olmuş, anne baba zaten kölesi, anneanne babaanne kucağından düşürmüyor, gelen misafir önce onu soruyor, bir de ellerinde kamera, marifet gibi her yaptığını kaydediyorlar…

Düşününce çok büyük bir stres kaynağı aslında. Yetişkin olarak aynı şeyleri yaşasam, zemin ayaklarımın altında parçalanıyormuş  gibi hissederdim herhalde… Aynı durumda bizler ne yapadık? 
***Daha fazla öne çıkmaya çabalar ve sonunda daha çok gözden düşebilirdik…
***Giderek daha agresif tavırlar sergileyebilir,  sürekli çatışma içinde olabilirdik...
*** Rakibimizi seviyor ve takdir ediyor gibi görünüp çaktırmadan onun sahne hayatını bitirmeye yönelik teşebbüsler içinde olabilirdik…
***Ondan kurtuluş olmadığına kanaat getirip, onun gibi olmaya çalışabilirdik, muhtemelen de bizim üzerimizde itici olurdu, eleştiriliyor olurduk, çocuk gibi davranmamamız yönünde…
*** Bazı fazla titizlenilen ev içi kurallar konusunu kullanabilirdik… Mesela  aç kalmadan sanki yemek yemiyormuş gibi davranabilir, saatinde uymayı reddedebilir,  özetle denilenin tersini yapmakta ısrarcı olabilirdik… Ki bu da işe yaramazdı, üstelik hane halkının bize karşı daha tepkisel olmasına da neden olurdu…

Bizim evin halleri de uzun zamandır böyle… Şu anda empatinin dibine vurmama rağmen çok zorlanıyorum. Bunların farkında olmam da çoğunlukla durumu değiştirmiyor, Duruş beni zorluyor, benim beynime doğru sıcak sıvılar yükseliyor, bağırmaya başlıyorum,  Duru da mutsuz ve üzgün halde bir süreliğine kabuğuna çekiliyor. Daha önce göz göze geldiysek, gözlerinden anlayabiliyorum  çok kırıldığını, bende kendime kızmaya içimden küfür etmeye başlıyorum, bir de vicdan azabı biniyor üstüne…

Bir kardeşi olmalı mutlaka diye düşünüyordum, aslında hala öyle düşünüyorum, Demir duymasın, dünyaya geliş sebebi, ablasının kardeşi olmak. Bunlar da arka arkaya gelince, bir kardeş verip, çocukluğunun en tatlı zamanlarını mı elinden aldık bilmiyorum... 

Ama bizim ev de Demirtoşla tamamlandı günlükçüm. Eksik varmış kadroda, o da gelmiş, herkes yerine yerleşmiş gibi ev şimdi...Uuuu datlummm benim...Datlularım benimmmm...

 Not: üstteki resmi, Duruş kendine göre tamamlamış, ailemizi çizmiş. Demir nerde diye sordum, 'o anneannemde kalmak istemiş! dedi...








Devamını Oku »