AltınÇörek


Gazetede, halk ekmeğin, besin değerleri çocuklar için zenginleştirilmiş ekmek üreteceğini okudum. Şaşırtıcı bir durum çünkü ülkemizde halk ve zenginlik kavramları aynı cümlede kullanılmaz. Eğer halk için yapılan bir hizmetse, zor ulaşılır, mesela, kuyruk beklemeniz gerekir, bürokrasiyle uğraşmanız gerekir... Sonra, yürüyüş yaparken yol üstündeki halk ekmek bayilerine baktım, hep kapalı, ya da boş durumdaydı. Sonra iş yerine çok yakın bi bayisini keşfettim, orda buldum bu ekmeği, 12 ye kadar almak gerekiyor, kalmıyor çünkü. Küçük paketlerde -60 gr'lık- mini mini çocuk ekmekleri. Tadı gerçekten güzel. Aslında Duru için almaya başlamıştım ama bizde sadece bu ekmekten yemeğe başladık. Özellikle kahvaltıda. Satılan normal ekmekler çok büyük, ki biz alırken, bir beyaz, bir kepekli alıyoruz ve çok fazla artan ekmek oluyor. Buzluğa atıyorum, hafta sonları anneme götürüyorum, o da kedilere kullanıyor, ama yine de tükettiğimiz kadar almak daha doğru sanırım.

Altın çöreğin içeriği gerçekten güzel. Fındık, üzüm vs.yle tatlandırılmış, bol lifli bir ekmek. Duru yemek le birlikte ekmek yemiyor ama ara öğünlerde, küçük küçük dilimleyip sarelle sürüp yediriyorum. Sarelleli ekmeği herkes sever değilmi günlük?

Akşam dönüşte Durucumu parkta oynarken buluyorum. Önce kucaklaşıyoruz, sonra hemen
-anne benim için ne getirdiiin? diye soruyor. Aslında hergün hediye getrime alışkanlığı oluşmasın istemiştim ama bu da benim zaafım galiba. Bazen
-bugün para kazanamadım, sana birşey getirmedim, diyorum, hiç birşey söylemiyor. O zaman bende hüzünleniyorum, şaka şaka pingui var diorum, seviniyoruz beraber.


Bu aralar pek bir 'arkadaş gibi' takılmaya başladık. Özellikle dışarda, birlikte vakit geçirmek çok keyif veriyor. Bayaa sohbet ediyoruz artık. Ama evde zorluyor, kavga ediyoruz. Ben söyleniyorum, bana ters ters bakıp
-konuşmaaa! diyor. Hep ben haksızım zaten! Anneliğin kaderi mi bu?

Devamını Oku »

Bu ayki 'yediğim içtiğim benim olsun, okuduğumu, izlediğimi anlatıyım' köşeme buyrun; Adalet Peşinde diye çevirmişler, nası bişey biliyomusun günlük: Yılmaz Erdoğan bişey söylemişti bi zaman: Filmlerde, kötü adam bi kişi öldürür, iyi adam da kızar, onbeş kişi öldürür diye, işte ondan...





Zindan Adası da pek güzel giriş, gelişme ama sonuçta hayal kırıklığı yarattı, yine de güzel.
Precioaus; acı bir hayat hikayesi. Ömrümü yiyen film. Bir kızcağızın başına hep en kötüsü gelir... Bizde şarkısı var ya hani; Ünzile...
Başka dilde aşk, adı üstünde aşk temalı bir film, benim gibi lakabı kütük olanlar sıkılabilir.

Devamını Oku »

Senden, benden, bizden....


Cumartesi sabah ist.a geçtik Durucumla. Arabanın içinde koltuğundan çıkıp dolaşmaya çalıştı, ikna etmeye çalıştım ama başarılı olamadım, sonra midesi bulanmaya başladı, bende kemeri çıkarmaya çalışmamasına karşılık yanıma oturmasına izin verdim. Epeyce hızlı bi taksi, bize çarpmadan kurtarmayı son anda başardı, sonra bilmem kaç senedir oturduğumuz mahalleye girerken ceza yedim -kestirme diye yasak dönüşten girdim, evet tamamen kusurluyum- , bu günde gidip bankaya ödedim eshrek gibi. Mazeret değil biliyorum ama faranjit olup olmamakta kararsız kalan boğazlarım, yüzünden çok halsiz hissediyodum. Herşeye rağmen, kahfaltıya da yetiştik, Duru yu tiyatroya da yetiştirdik. Onlar çıkınca ilaç alıp yattım, dinlenmek çokkkkk iyi geldi. Akşam Aylinle Suzancıımın nikahına gittik. Çok güzel bir gelin olmuştu.


Anneler ve anneanneler günü hediyemiz çok beğenildi. Hemen bağladık, ilk denemeyi babamızı arayarak yaptık.


Pazar 3,5 gibi çıktık Durucumla, dönüşümüz çok rahat ve sorunsuz oldu, trafik cezası, radar vs. asla olmadı, 20 dk, içinde evdeydik, Ferhat evde ayak uzatıp dinlenmek suretiyle bizi bekliyordu. Viaport a kaçtık. Duru için çok eğlenceli oldu. Lunapark bölümünde Duruyu ortamıza oturtup adrenalin salgılatan baya hızlı fincanımsı bişeye bindik. Duru korkmadı, hatta bayıldı. Sonra trambolinde zıpladı, çok uzun süre top havuzunda oynadı, tırmandı. Uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar sosyal gördüm Duru yu. Mızmızlanmadan, tadını çıkararak oynadı. Dün akşam Eskihisar a indik, yine parkta saatlerce oynadı, kendine arkadaş bulup koşturdu. üstüne düşündüm, acaba artık benden ayrı da vakit geçiriyor, ondanmı dışa dönük bir çocuk olmaya başladı, yoksa büyüdükçemi oluyor bunlar diye. Karar veremedim günlük.

Devamını Oku »

kuymak ya da kuymamak


Özel istek üzerine akşam bahçede 'kuymak' yaptı Tülay. ben hastası değilim ama güzel olmuştu,Herkesten tam not aldı. Hatta espri yaptım, müşterilerde görüp, sipariş vericekler, başka yapmayı bilen yok' şeklinde, akabinde arka masadan;
-aaa kuymakmı o? burda yapıyolarmı? bizde çok severiz şeklinde, ilk tepki geldi, e paylaştık tabiki.



Banyo sonrası Durunun saçlarını oturup seyretmek istiyorum, nasıl şirin oluyor, bütün banyo huysuzluğunu unutturuyor bana. Aslında banyodan da zor kısmı, saçları taramak, kurutmak. Avonda saç açıcı bi nane var, çocuklar için, onu aldım kullanamadan kayboldu evde, en son Durunun elinde görüldü, bir daha haber alınamadı kendisinden. Yine de kestirmemekte kararlıyım, çok ağlarsa diyorum ki;
-bak kızım, sana bir anne tavsiyesi, hayatının büyük bölümü güzel görünmek uğruna rahatsız şeyler giyerek, kilo vermeye çalışarak ve saçlarınla uğraşarak geçicek, alışmaya çalış...
Hayır, böyle birşey söylemedim tabiki:)

Devamını Oku »

Araknafobia; örümcek fobisidir, oturduğum bu yer, swiss otel lobisidir.



Duru ve arkadaşlarını toplayıp Darıca'ya götürdük cumartesi. Hava kapalı ve rüzgarlıydı,3'e kadar karar veremedik, telefon trafiği oldu, sonunda açar die umarak çıkalım, bitsin bu kararsızlık dedik. Açmadı. Bir iki saat oyalandık, sahilde, parkta dolaştık, rüzgar daha da şiddetlenince, kös kös geri döndük.
Pazar da Durucumla dinlendik, akşam üstü, babamızın yanına gittik. Yürüyerek 30 dk, yaklaşık zaman alıyor. Yarıya kadar pusetle yolculuk yaptı, yarı yolda indirdim, önümüzdeki yaz bütün yolu yürütücem, biraz daha büyümesini bekliyorum, uzun yürüyüşler yapıcaz birlikte :)

Dün akşam, bi baktım, duvarda kocamannnn böyle devvv bir örümcek. Ya da bana öyle geliyor, gördüğüm zaman, bilemiyorum. Farkedince duvarda, tavanda, kanım çekiliyor, o kadar korkuyorum. Feroşa bağırdım, Duru da koştu tabi,
-anne nerde , anne bakıcamm, diye, yaklaşmaya çalışıyo, örümceğe. Bende tutup
-yaklaşma yaklaşma, diye müdehale ettim ama, sonra düşününce çok pişman oldum, ben korkuyorum diye ona da korku aşılıyorum. çok yanlışşş, çokkk.

Devamını Oku »

Çılgınlar gibi...



Cumartesi gününü bir haftalık özleminde etkisiyle Duru yu şımartmaya ayırdım. Önce anneanneyle tiyatro ritüeli vardı, gelince çorbasını içti, dinlendi. Kalkınca Meydan'a gezmeye götürdüm, istediği abur cuburu yeme ve sınırsız jetonlu ve biletli oyuncağa binme izni vardı, allahtan suyunu çıkarmadı. Mısır istedi, ilk defa dışarda aldım, bayıldı, ağzı yana yana hepsini kafaya dikerek yedi bitirdi, sonra bi baktım, köpük bardaktan da bir ısırık almış :(









Devamını Oku »

Devamını Oku »

-oharada-

Cumartesi sabah sabah tutturdu Durukızım
-anne çiçek toplayalım, nüften amaaaa
-çok erken, birazdan, dedim,
-ımmm ben çiçek toplıyım, sen resmimi çek oharadaa, dedi, ki sürekli fotoğraf çekmemden hoşlanmaz aslında.
Kendi mantığınca bir anlaşma önerdi yani, kabul etmeme şansım varmı?






Devamını Oku »

senin annen... güzel annen...

Durucuumu anneannesi çarşıya götürmüş, anneler günü hediyesi alıcaklarmış bana. Sonra bide bakmışlar oyuncakçı kapanıyor, bütün oyuncaklar yarı fiyatına... İki torba oyuncakla eve dönmüşler. Nerde benim hediyem? Aaa biz onu unuttuk, diyolar bide. Ben unutulucak kadınmıyım, sen söyle günlük!
Son anda bir karanfil buketi ayarladılar, uyduruktan kutladılar işte...

Devamını Oku »

Kızım olmadaaaannn , olabilir aslında....



Bu akşam gidiyorum kuzumun yanına, çok özledim gerçekten. İlk defa bu kadar uzun ayrı kaldık. Dışarda küçük küçük hanımları anneleriyle gezerken görünce, daha çok özlüyorum. Geçen hafta babası, balon makinesini almış, aslında biliyor böyle kimyasal dolu şeyleri sevmediğimi, dayanamamış, bende Durucuk bayılınca, dayanamadım, 'yere yapma, yok havaya yapma' fln dedim, saçma oldu tabi nereye yapsın çocuk,
gene de çözüm üretti, gidip kovayı getirdi, içine balon doldurmaya başladı. Biz de çok güldük, kendi kendine yaptıklarına.

Önceki akşam, yine balkon-bahçe işlerine daldım. Yeni saksılar aldım, pazar günkü köy gezimizde de toprak getirmiştik. Çimlendirdiğim tohumları ayırıp, büyük saksılara aldım. Tarla toprağı ve %100 köy gübresiyle:) Ama düşündüğümden yavaş gelişiyo olaylar. Hala minnacıklar. Bu gidişle seneye yiyebilicez pempe domatları. Ev bitkilerinin saksılarını büyükleriyle değiştirdim, bitki toprağı koydum, rahatladı garipler. 3 saatten fazla uğraştım wallahi. Çok yorucu ve çok dinlendirici oldu. Ekim dikim işleri de bitince sulama kısmı, en keyifli bölümü oluyor. Seneye de nadasa mı bıraksam acaba tarlayı?

Uzun süredir, anneme ne hediye alacağımı düşünmekteydim. Bu sene alamıycam herhalde diye düşünürken, sabah çok orj. bir hediye buldum. Antika görünümlü, çevirmeli tel. Duru için de parfüm.
işte buuuuu....

Devamını Oku »

fotoğrafçı annelere...

Devamını Oku »

ORTAK YAYIN PLATFORMU


Radyo dinleyen insan tipiyim, haberleri bile ajanstan dinlerim (harp zamanından kalma alışkanlık) Sanki cd, kaset dinlemek, kısıtlıyor müzik keyfimi, mp3 ten hiç hazzetmiyorum. Birde Durucumu beklerken, feroş arabada, çakmak yerine takılan bir nane kullanıyordu, mp3 çalardı sanırım, miğdem bulandıkça, gözüme bu iğrenç alet çarpıyordu arabada, benim beyin bu aletle bulantı arasında güçlü bir bağlantı kurdu, bakmak bile istemiyorum.

Trt fm dinliyorum sadece, kaliteli müzik, düzgün Türkçe, bir de geniş yelpaze. Kötü müzik kadar, yanlış telaffuz da beni rahatsız ediyor. Abiye Kuzu gibi konuşamazki bir radyocu. 'Olaraktan' 'diyerekten' dedi mi dj, radyonun içinden o küçük insanı çıkarıp bıçakla doğramak istiyorum. Sonuçta bilmesem radyonun içinde küçük küçük insanlar olduğunu, biyere kadar katlanabilirim.
Uzattım mı?
Evet.
O zaman sadede -gelerekten- yazıyorum.
Ortak yayın platformu diye bi şey var. Trt ve platforma üye özel radyolar hergün aynı saatlerde, ortak olarak belirlenen bir türküyü ve TSM şarkısını yayınlıyorlar. sanırım günde ikişer kez ve hafta boyunca aynı iki şarkı çalınıyor. Amaçta ta unutturmamak, doğru şekliyle dinletmek, güzel müzik dinletmek. Hatta birkaç ay önce Durucum sormuştu,
-anne cemalım ne? diye:)
Ben seviyorum, özellikle de türkü dinlemeyi. Bazen bir türkünün içindeki bir söz, bazen sazın güzel sesi, birden yakalıyor, ben o türküyü hissedebiliyorum.
'burnu fındık, ağzı kahve fincanı' kadar güzel bir benzetme olabilirmi?
Durunun da hissetmesini, anlamasını istiyorum. Tek istediğim duyarlı bir çocuk, bir insan olması...

Bir de Trt nin o 'sevgi dolu' spikerlerinin yarışmaları var, çok kolay yarışmalar. Kazanana 'nostaljik görünümlü, Trt logolu' radyo gönderiyorlar. Bir kaç hafta önce Volkan Konak'la röp. yapıyorlar, VK, dedi, ki, yollarda Trt fm dinliyoruz (aslında yollarda başka şansınız da yoktur!)herkese nostaljik görünümlü radyo veriyorsunuz, bende yarışmak istiyorum, utanıyorum' güldüm, bende aynı durumdayım, arıycam, utanıyorum!

not1: VK'a radyo gönderdiler, hemde yarışmadan! Ama bu haksızlık!
not2: Evimizde, nostaljik görünümlü radyomuz var çok şükür, gaza geldim sadece
.

Devamını Oku »

güzel pazar...


Dün, bizim çocuklarla birlikteydik. Sabah Maşukiye ye geçtik, kahvaltıya, uzun uzun oturduk, geyik yaptık. Duru olmadan nasıl birşey, dışarda gezip tozmak, unutmuştum. Aslında çok rahatmış, peşinde koşmadan, yemek saatinde mücadele etmeden ve kafam bölünmeden vakit geçirmek, muhabbet etmek... Yine salıncak, hamak, ördek vs. gördüğümde, keşke Durucum da olsaydı diye düşünmekten alamadım kendimi. 3 gündür anneannesinde Durukuzu. İçim rahat, emin ellerde, biliyorum ama özledik...

Öğleden sonra Sapanca'ya geçtik. Daha önce bu tarafını gezmemiştik. Çok güzel yerler vardı. Göl kenarında, yemyeşil, çok huzurlu yerler... Sık sık kaçarız artık. Duruyla da gitmeli.



Dönüşte İzmit Outlet e uğradık, dolaştık biraz, indirim vardı ama alınası bişey yoktu, dönüş yolunda show radyoda 90lar çaldı, Ferhatçımla muhabbet ettik, güzel gündü, tadı damakta kaldı...

Devamını Oku »