Ayşe Kulin'in çok şanslı olduğunu düşünmüşümdür hep, önce yazar olduğu için, sonra ailesi ve yakın çevresi anlatmakla bitmeyen hikayelerle dolu olduğu için. Zaten son dört romanında da (veda- hayat- umut- hüzün) dedelerinin göçlerinden başlayıp kendi hayatıyla tamamladığı bir seri şeklinde. Roman dili sade ve akıcıdır ama altı çizilesi bir cümlesine de rastlamadım bu güne kadar. Yine de her çıkan romanını hemen okurum, Gizli anların yolcusunu da hızla okuduk evdekilerle. Annem 'çok güzel, hemen bitti' dedi. Aylin, 'eee güzelll' dedi, terredütlü bir ifadeyle, en son bana düştü kitap, ben nefret ettim tam anlamıyla. En son 'kayıp gül' böyle bir tiksinti uyandırmıştı, oradan buradan kolaj hali ve yüzeyselliğiyle.
Bazı kitaplarda ve filmlerde, karakterlerin gerçekliğini sorgulamazsınız, bunu düşündürmez çünkü, bazısında da herşey fotoşoplu fotoğraf gibidir, bazen fazla güzel, şık, donanımlı, zengin türk dizisi tipleri gözüme batar benim, bazen de fazla neşeli, fazla düzgün dialoglar, yapaylıktan kustutur. Gizli anların yolcusu (GAY) , bu sunilikte.
-----------ağır spoiler var------- dikkat-----
Kitabın kahramanı! olan zat bir yayın evinin patronu, bu vesileyle, Ayşe Kulin, karakterleri konuşturarak sektöre giydirebilme fırsatı yaratmış kendine. Adam, karısıyla sorun yaşıyor, alkolün etkisiyle, ortağı hanımla birlikte oluyor ( buraya kadar itirazım yok), uzun bir ilişki başlıyor. Yine alkolün etkisiyle başka bir gece, yayın evinde çalışan oğlu yaşındaki genç bir erkekle birlikte oluyor (itirazım var, hakim bey), hop gay oluyor, hatta aşık oluyor uzun bir ilişkiye daha başlıyor. Zat-ı muhteremin yurtdışındaki kızı dönüyor, hop o da aynı gay çocuğa aşık olmuyor mu!!! İşte insan ilişkilerinde çığır açan, yeni bir boyut kazandıran ilişkiler yumağı bu.
--Anne-kız aynı erkeğe aşık-- durumu çok işlendi diye sanıyorum bu defa --baba-kız aynı erkeğe aşık-- olsun istemiş Ayşe Hanım... Üstelik bütün bunların adı yazara göre AŞK.
--------- bitti devam et-------------
Anlatımına da değinmeden geçemeyeceğim, sinirim geçmedi çünkü, farklı eğilimleri olmayan bir adam koca bir roman içinde bir paragrafla eşcinsel oluveriyor, ışık hızıyla duyguları değişiyor, bununla ilgili bir rahatsızlık belirtisi yok, kızının dahil olduğu bir ilişki üçgeninde olduğu halde bununla da ilgili bir rahatsızlık belirtisi yok. Yahu insan hiç mi sorgulamaz bunları? Kendini suçlamaz mı mesela?
Bir aceleci geçişler, çabuk çabuk atlanan durumlar, lise Türkçesiyle hızla bitirmiş Ayşe Hanım acaba diyorum nakit sıkıntısımı hasıl oldu? Kart ödemesi mi yaklaştı? Yoksa bu güzide açılımı okurla bir an önce paylaşmak için çok sabırsızlandı da bir gecede mi yazımı verdi romanı?
Son noktayı da romanın kendi içindeki çelişkilerle koymak istiyorum, anlatımdaki ;böyle kazalar hepimizin başına gelebilir, kınama ey okur!; tavrı, bunu kaza olarak gören diğer tavırla birbirini çürütüyor kitap bitene kadar, eşcinsel insanları anlatmak gibi bir derdi olduğuna da inanmıyorum, dediğim gibi her şey o kadar yüzeysel ki...
O yok bu yok, hiç sevmedim ben, merak eden okusun, çabuk bitiyor...
Devamını Oku »