DURUNUN HERHANGİ BİR GÜNÜ



Fotoğraf makinamdan ayrı düşeli iki haftadan fazla oldu, çok bütünleştiğimiz için eksikliğini de çok hissettiriyor şerefsiz. Aylinteyzede de aynısı olunca karıştı sonunda. Hafta sonu gidip hemen almak lazım, cep telefonuyla çekince hiç içime sinmiyor resimler. Durunun doğduğu andan itibaren sürekli kayıt halindeyiz ve yüzlerce fotoğrafı var ve geometrik olarakta artıyor. Aklıma geldikçe fotoğrafçıya uğrayıp çıkarttırıyorum ama seçmek bile zor ve çok zamanımı alıyor. Derlerya, ''hepppsi benim çocuuum gibi'' aynen öyle. Sonunda da albümler doldu, D de yer kalmadı, Dvd ler birikti, harici bellekmellekvs. ihtiyacı hasıl oldu... Olsun, hepsi hatıra .Hepsiiiii....
Uzunca demem o ki, bu hafta resimlerimi cep telefonuyla çekmek zorunda kaldım.

NŞA'da gün içinde park, bisiklet, ablalarla eğlence saatimiz olur, öğlenden önce ya da öğlenden sonra. Ama bu hafta eve kapandık, malum, hava muhalefeti. Yinede bu kadar az olumsuz etki yaşadığımız için mutluyuz, sel yüzünden hayatını, sevdiklerini, evini kaybedenler için çok üzgünüz, yağmacılar, yağmaya ortak olanlar ve dere yataklarına ev yapılmasına önce göz yumup sonra ruhsat dağıtan belediyeciler, politikacılar, adına da utanıyoruz. Ama zaten en geç bir hafta içinde bunlarıda unutmayacakmıyız?

Son günlerde evdeyiz Durucumla , hava hem serin, hem mikrop dolu ortalık. Önce durucumun burnu akmaya başladı. Sonra küçük mümükler bana zıpladı, ikimizde hasta olduk, her yer ilaç kağıt mendil doldu. Durucum çabuk atlattı ama ben sürünüyorum. Evde can sıkıntısından yeni oyunlar, oyuncaklar icat etme mevsimimiz başlıyor. en son aklımıza bir kaç aylıkken oynadığı bebek oyun parkı geldi.




Bebekken çok ilgilenmezdi ama şimdi bulunca çok sevindi. Üstünü de örttük, çadır yaptık. ''Çadır kapanıyyyoooooo'' fln diye kendi kendine eylendi bir müddet. Sonra yine sıkıldı tabi.




Cıpcıp ta yapıldı,öğlen uykusu için ikna odasına götürüldü,sıkı bi çalışma sonunda uyudu, uyanınca heryere dökmeye özen göstererek yemeğini yedi, 'anne bu ne, anneeee bu neeeeee' şeklinde tek tek sorarak tabağındakilerin yarısını bitirdi, tekrar canı sıkıldı...


Bir süre karşılıklı satranç oynadık -tabi yalandan:)- ama sarmadı. Israrla satranç tahtasını açtırmaya çalıştı, nedense açılan birşey olduğuna takıldı, sonra da yine sıkıldı...





Biraz caillou seyretti. Sürekli eline elma tutuştursamda ıvırkıvır ne varsa istemey başladı son aylarda. Artık üzüm şekeri diye kuru üzüm, çikolata diye pekmez de yutturamıyorum . Son dönemde hobimiz, mutfakta zaman geçirmek, onu sonra yazarım, biraz oyuncak, sonra yine canımız sıkıldı. Biz çocukken bir çizgi film vardı 'üzüntü ve muz kabuğu' diye. bizimkide, 'aktivite ve can sıkıntısı' işte...




Karşılıklı birer kahve içip, sanattan sözettik :) Biraz pastel çiziktirdi, birazda suluboya , baskı fln yaptık. Baskı için oyuncaklarının içini pamukla doldurup boyamayı denedim ama pek başarılı olmadı, patates baskısının yerini hiçbirşey tutmuyor, aahh yerin dolmuyor patataess, kızartman ayrı güzel, kumpirin ayrı, tek geçerim seni patates baskısı...




İşte bu da ilk kişisel sergisi!
Yanında notebook ne alaka dimi, fırsat buldukça bende bunları yazıyorum çünkü...



Üçüncü üstbaş değişimi, çamaşır makinesi yine doldu, işte benim yorgunluktan süründüğüm saatler, hastayımm biraz yatmak, dinlenmek istiyorum, nerde kaldı bu çocuğun babası? Durukızı oyalasın diye _Durucum değil şu saat itibariyle_ anneanne araması yapıyoruz. Önceden öğrettiklerimi aynen tekrarlıyor,
-anaanee, şeker bayramına geliyoyusss şekeyleli, hazıılla, palalalıı hazııllaa ( pala derken para dan bahsediyo yoksa anneannesi palayla fln karşılamıyo bizi)
-pppuuuuaaaaa kehkehhhkehhh tamam tamamm hazır sen gel, kaç para hazırlalım?
-iki!
( çok kısa ve net -iki- bence iki bin lira demek istedi çocuk)
-tamam hazır sen gel, tatammammı prensesim
-tamam.




Nihayet beklenen adam geliyor. Bize pembe pasta getirmiş.




Durukız uçtu görünce, bizde erken doğumgünü provası yaptık mum fln yaktık, bizim kız coştu madem hızını kesmeyelim dedik, üfledi, mıncıkladı, birazdaha oyalandı ama çabalarımıza çokta değmedi, hertarafına bulaştırıp ağzının ucuyla birkaç çatal yedi, bıraktı. Olamaz, allahım ben naaptım ne kadar zor zenaatmış bu annelik yafff... Neyse artık bunlar için çok geç. Yaptık bi kere, uyku saati geldi de uykusu geldimi bakalım. Hiç sanmıyorum. Çingöz yine. Haneler 'i seyrediyor OFF bide tekrar ediyor
_ Yabann, Yalann söylüyorsun, dışşşş...
Ama benim acilen kendimi koltuğa atmam lazım, babası kapıp kuzuyu odasına götürüyor, oniki gibi ikisinide uyumuş buluyorum, bende artık huzur buluyorum...

1 yorum:

  • sihirli süpürgeee diyor:
    29 Aralık 2011 03:50

    her poz birbirinden güzel ama son pozuna bayıldım. maşallahh

Yorum Gönder

Datttlu Yorumlar