Tahtakuşlar köyünde özel bir müze. Unesco nun tanıdığı,ödüller verdiği, Kültür bakanlığının görmezlikten geldiği, ALİBEY KUDAR ve ailesinin kurup, ilgilendiği bir müze. Çok beğendim, aslımızın arap kültürü değil türkmen kültürü olduğunu hatırlatan ne varsa toplamış Aibey Hoca. İçerde bir Türkmen çadırı var, yapan son çadır ustasıymış ve çadır müzeye alındığında son kez içinde kalmak istemiş, ertesi gün vedalaşıp köyüne dönmüş ve bir hafta içinde de ölmüş. Çadırın geniş göründüğüne bakmayın, 5 dk. içinde katlayıp atın sırtına yükleyip başka bir yere yerleşmek için yola düşebilirsiniz, bu kadar pratik bir çözümü ikea da bile bulamazsınız!
Boyasız halı. Değişik tonlardaki koyunların yününden yapılmış. Eskidikçe parlayıp değerleniyor, 200 yıl garantili ve elektriğinizi alıp yutuyor...Sırtında kabuğu olmayan tek bir tür kaplumbağa varmış, akçay da balıkçıların ağına takılmış, ve bir şekilde ölmüş, doldulmuş halde müzede sergileniyor, tek seferde beni yutabilecek kadar büyük, zaten dünya rekoru da tahtakuşlardaki bu tosbaadaymış. Doldurulmuş çok fazla hayvan var müzede, deniz canlıları var. Alibey Hoca da çok tatlı, biraz müzesini anlattı, konuşmasına da çok hoş bir başlangıç yaptı;
-içinizde öğretmen olan var mı? diye sordu, birkaç el kalktı,
-içinizde anne olan var mı? diye sordu, gururla el kaldırdım tabii:)
-'asıl öğretmen de annelerdir zaten' şeklinde mesajı verdi ki benim koltuklar puf puf tabi:) Etnografya nın ne olduğunu anlattı, sonrasında biraz sohbet ettik ve fotoğraf çektirmeden ayrılmak ta istemedik. Sohbeti kesmek istemediğimiz için otobüsü de bir süre beklettik, bana kendi yazdığı, hayatını anlattığı kitabını hediye etti, yolda okuyup bitirdim ve bir kez daha saygı duydum, bu ülke için herkesten daha çok emek verenlere, daha çok zorlukla mücadele edenlere...
0 yorum:
Yorum Gönder
Datttlu Yorumlar